1- Beyim ile ortak evim var. Kurban kesmem vâcib olur mu?
Müstakil evi ifâdesi kullanılıyor. Başka kurban nisâbına dâhil edecek bir şeyiniz yoksa, kurban kesmeniz vâcib olmaz. Vâcib olabilmesi için, kullanmadığınız eşyâları üst üste koyar [vâcib sevâbı almak için] vayâhud da beyinizin de varsa, o da kurban bayramında birşeyler hediyye ederse, vâcib olur.
2- Bir baba, kendi çocuklarına mîrâsını eşit dağıtabilir mi?
Baba hayatta iken mîrâs dağıtılmaz. Babanın dağıttığı mîrâs olmaz. Mîrâs, baba öldükten sonra olur. Ölmeden önce verdiği hediyyedir. Eşit verir, birisine fazla verir, birisine hiç vermez, dilediği gibi tasaruf edebilir. Evlâdların hiçbirisi, (benim hakkım) diyemez. Anne ve baba hayatta iken, hiçbir evlâdın, [çok çalışmış, hizmet etmiş olsa bile] anne baba üzerinde mal için hiçbir hakkı yoktur. Ama baba öldükten sonra taksîm, mîrâsdır. Ölen kimsenin, geride bıraktığı maldan sadece üçte birine sözü geçer, diğerlerine sözü geçmez. Ama hayatta iken, malının tamamını evlâdlarına vermeyip, yabancı birisine de verebilir veyâ götürüp bir hayr kurumuna hediyye edebilir. Evlâdları diyemez ki, (bizim hakkımızı götürdün ona verdin). Mülkün sâhibi hayyatta. Dilediği gibi kullanma hakkına sâhibdir. Dolayısıyla, hiçbir evlâd, (bizim hakkımızı götürdün oralara verdin) diyemez.
3- İsrâil mallarını almamamız gerektiğini söylüyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?
Tercih size âiddir. Kullanırsınız, kullanmazsınız. Ayıplamaya kalkıldığı zamân ne kullanılacak. Şu İngiliz malı, şu Fransız malı, şu Amerikan malı, şu İtalyan malı... onları çıkardığınız zamân elde avuçta bir şey kalmayacak. Mâdem ki bu ağrımıza gidiyor, onların kalitelerini yapıp, onu pazardan silelim. Yapılacak iş bu. Biz hâkim olalım, biz çalışalım, biz hükmedelim. Küsmek sûretiyle ele bir şey geçmez. Bunun içinde yapılacak iş, bunları kendimizin îmal etmesidir.
4- Küçük çocuk, anne baba arasında yatırılabilir mi?
Yatırılabilir. Onun bir mahzûru yok da, anne baba arasında yatınca, anne baba derin uykuya dalıp, ikisi beraber çocuğun üstüne dönerlerse, çocuk nefessiz kalabilir. O tehlîkesi var. Başka tehlîkesi yok. Çünkü derin uykuya dalınınca, ne yapıldığı bilinemeyebilir.
5- Secde-i sehv îcâb etti. Unuttuk. Selâm verdik. (Allahümme entesselâm ......) dedikten sonra, daha göğsümüzü kıbleden çevirmeden hâtırlarsak, secde-i sehv yapabilir miyiz?
Dünyâ kelâmı [başka bir şey] söylenmedi ve göğüs de kıbleden çevrilmedi ise, namâza devâm edilebilir. Secde-i sehv yapılmasa bile, namâzı iâde etmenize gerek yok. Çünkü secde-i sehv yapmasanız bile, yine namâzınız sahîh olur. Farzın gecikmesi, vâcibin terk ve tehîrinde secde-i sehv yapılır. Eğer farz terk edildi ise, secde-i sehv kurtarmaz. Namâz bozulmuş demektir, yeniden iâde edilmesi gerekmektedir.