1- Beyim bir yere gitmek için beni çağırdı. Ben de gitmedim. Bu günah olur mu?
Eğer şartlar müsait değil ise, gidilmediği zaman günâh olmaz. Kadın, kocasının her emrini yerine getirmekle mükellef değildir. Helâl ve mübah olan emirlerine itaat eder, öbürleri için de münâkaşa etmez, mazeret beyan eder ve netice itibâri ile günâha girmiş olmaz.
2- Bir kişi ile helalleşeceksiniz, ama helalleşeceğiniz kişi ölmüş. İş işten geçtikten sonra düşünmenin ne faydası var. Bu durumlarda zamanında hareket etmek lazım değil mi?
Zaten, Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm”, (Lezzetlere son veren ölümü çok hâtırlayınız) buyuruyor. Günâhdan sonra tövbede acele etmek veyâ bir namâz kazya kaldı ise bunu kaza etmede acele etmek lâzım. Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm” (Helekel müsevvifun) buyuruyor. (Sonra yaparım diyen helâk oldu).
Önceden düşünmek gerekir. İnsanlar nefslerine göre hareket ediyor, (Benim dediğim olsun) diyor ve karşı tarafın durumu göz önünde bulundurulmadan hareket ediliyor. Kavga iki diri arasında olur. Ancak haklılık oranı değişebilir. Böyle şeyler olup, helâlleşmek gerekince niye sonraya bırakılıyor? İnad, kin, hased kötü huylardır.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, (Namâz Risâlesi)nde buyuruyor ki, (Cinlerin insanlardan on misli fazla olduğunu, yeryüzü hayvanlarının insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, uçan hayvanların yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, denizdeki hayvanların uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu, yerdeki meleklerin denizdeki hayvanlardan ve uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Birinci gökteki meleklerin, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
İkinci gökteki meleklerin, birinci gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Üçüncü gökteki meleklerin, birinci ve ikinci gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Dördüncü gökteki meleklerin, birinci, ikinci ve üçüncü gökteki meleklerden, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Beşinci gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü gökteki ve yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Altıncı gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci gökteki meleklerden ve yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan, yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu,
Yedinci gökteki meleklerin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı gökteki meleklerle, yerdeki meleklerden, denizdeki hayvanlardan, uçan hayvanlardan ve yerdeki hayvanlardan, insanlardan ve cinlerden on misli fazla olduğunu; bütün bunların, Arş, Kürsi, Levh-i mahfuzdaki meleklerin miktarları yanında ise bir denizin bir damlası gibi olduğunu zihninde tut!), namâzdan önce düşün buyuruyor. Bunları düşününce hiçbir şey değiliz. Nesine kibirleneceğiz? Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki, (Bunları düşündükten sonra Allahü ekber de!). Bunları düşününce çok büyük bir ni'metle karşı karşıyayız. Cenâb-ı Hak bizi muhatap kılmış. Bütün bunlara rağmen rest çekmek, tavır almak olur mu?
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin talebesi Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi teala aleyh”, (İnsan ölürken bir hiç olduğunu anlar) buyuruyorlar.
3- Maliki mezhebini taklid ediyorum. İdrar kaçırma problemim var. Nasıl hareket etmem gerekir?
Mâlikî mezhebinde elde olmadan idrar veyâ gaz kaçırma durumu söz konusu olursa, bu hâl burundan çıkan sıvı gibidir. Semâvi bir özür oluyor. Hanefî ve mâlikî mezhebindeki gibi özür olmuyor. Dolayısıyla abdesti bozmuyor.
4- Kabenin nasıl oluştuğu hakkında bilgi verir misiniz?
Kitâplarda, Şeref-ül mekân bil mekin, (Mekânın şerefi içindekilerledir). Bazı yerler var, kıymeti kendisindendir; Kâ'be-i muazzama, Harem-i şerîf, Mescid-i Nebî, bütün mescidler, bütün câmiler. Bu şerefi Allahü teâlâ vermiştir. Kâ'be-i şerîfin yerini, Allahü teâlâ bizzat Âdem aleyhisselâma bildirmiştir. İbâdetde o istikâmete dönülür. Yeri kıymetlidir. O yerin bilinebilmesi için duvarla yükseltilmiştir.
5- Kızıma Esma ismini koydum. Şimdi adının sadece bir ismi olduğunu başka bir manasının olmadığını söylüyorlar. Doğru mudur?
Kız çocuğuna Esma ismi konur. Peygamber efendimizin “aleyhissalâtü vesselâm” baldızının, hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” vâldemizin kız kardeşinin ismi de Esma'dır. Biz o ismi oradan alıyoruz, lügat manâsına bakmamalı.
6- Kezban isminin manasının yalancı olduğunu söylüyorlar. Doğru mudur?
Bu Kezban, arabçadaki Kezban değildir. Farscadan kaynaklanmıştır. Yalancı manâsında değildir. Birbirine karıştırmamalıdır. Bir mahzuru da söz konusu değildir.
7- Abdest aldıktan sonra elimize krem sürsek, bu kremli elimizle namaz kılabilir miyiz?
Tabii kılınabilir. İçine alkol konmuş olsa, bu konuda hanefi mezhebinde necâset konusunda iki tane kavil var. Birisine göre içerisine bir damla bile alkol konmuş olsa tamamı necis olur. Bu bakımdan bu kavle göre kolonya necisdir. Tene, elbiseye değdiği zaman yıkanması lâzım. İkinci bir kavil var. O kavle göre de karışımlardan biri temiz ise, [meselâ kolonyada su da var] temiz olur, necis olmaz. Krem de aynı şekildedir.
Bütün sualler ve cevapları Günün ilâhisi
Hamdûn-ı Kassâr “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki, Tevekkül, on bin dinar paran olsa bir dinar da borcun olsa bu borcun üzerinde kalmasından ölmeden önce emin olmamandır. Aynı şekilde on bin dinar borcun olsa, bunu ödeyecek hiçbir şey de bırakmasan, Allahü teâlânın o borcunu ödeyecek bir vesîle vermesinden ümid kesmemendir.