1- Kız kardeşim çocuğunu okula götürmek için motor kullanıyor. Bir kadının araba veya motor kullanması caiz midir?
Câiz değildir. Kadın erkek eşit değildir. Bunu sonradan uydurdular. Kadınların da nefsleri kuvvetli olduğu için câzip geliyor. Allahü teâlâ yaratırken kadını ayrı yaratmış. Zihin, yapı ve diğer duyguları itibâri ile ayrı yaratmıştır. Çok zarûri durumda, mecbur kalmak ayrı bir meseledir.
2- Kız kardeşimin katıldığı bir toplantıda Peygamber efendimizin kimliğini vermişler. Böyle bir şey uygun mudur?
Peygamber efendimizin aleyhissalâtü vesselâm hayatları kitaplarda yazılıdır. Kâğıda yazıp da cepte taşımak değil, kalbde taşımak lâzım. Her müslümanın bunu bilmesi, çoluğuna çocuğuna da öğretmesi lâzımdır. O bilgiler kalbe yerleşmek için yazılmıştır.
3- Sosyal paylaşım sitelerinde kelime-i tevhid süsleyerek latin harfleri ile yazmak veya dini konular ile alakalı sloganlar yazmak çok gerekli bir şey midir?
Sloganlarla değil, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyarak Peygamber efendimiz aleyhissalâtü vesselâm, Eshâb-ı kirâm efendilerimizin, evliyâ-i kirâmın hayatlarını okuyarak hâllolur.
4- Bazı insanlar sabrımızı zorluyor. Bu durumda nasıl hareket etmemiz gerekir?
Hep sabretmek lâzım. Cenâb-ı Haktan gelen sıkıntılara hep sabretmek lâzımdır. Tâkat getirilemezse oradan uzaklaşılır.
5- Oruç tutamayacak durumdayım. Oruç kefaretim için 60 tane İslam Ahlakı kitabını dağıttım. Fakat dağıtırken ara verdim, kefaret yerine gelmiş midir?
Önemli olan altmış ayrı fakire vermektir. Bir günde de verilebilir. Meselâ bir fakiri beş gün doyurup ara verildi, daha sonra beş gün daha doyurulabilir.
6- Kabir başında okunan duayı kadın erkek herkes okuyabilir mi?
Okuyabilir. Kabirde yatan kadınsa, erkek buna okuyabilir. Erkekse, kadın okuyabilir.
7- Sokağa çıkılan elbise ile namaz kılınmaz diye duydum. Bunun aslı var mıdır?
Bu kadın veya erkek için fark etmez. Kadın için de erkek için de, sokağa çıkmış olduğu elbise ile namaz kılmasının herhangi bir mahzuru yok. Elbisede necâset olmama şartı vardır. Namaz kılmaya mâni olacak şekilde bulaşmış ise, onunla namaz kılınmaz.
8- Kuran-ı kerim kursunda sizden duyduklarımı söylüyorum. Bana, bu zamanda bunları söyleyecek olursak, camiye kimse gelmez diyorlar. Bunları anlatmak bu kadar zor mu?
Bunların dîn-i islâmı doğru kaynaklardan öğrenip, doğru olarak anlatmalıdır. Doğru olarak anlatınca önce itirâz ederler. İnsan câhil olunca, bilmediği şeyin düşmanıdır. Allahü teâlânın dîni doğru olarak öğrenilince, ağır geldiği için de itirâz ediliyor. Kabul etmek kolay olsa, herkes kabul ederdi.
9- Eşim vefat etti. Kamu görevlisi olduğu için devlet para verdi. Bu paradan anne babasına vermem gerekir mi?
Devlet onun annesine babasına vermiyor. Eşine çocuklarına veriyor. Dolayısıyla o mîrâs değildir.
10- Eşim vefat etti. Ben hanımın mehirini ödememiştim. Bu mehirden kimlerin payı vardır?
Kendinizin, çocukların, hanımın annesinin ve babasının da payı var. Ölenin annesi ve babası hayatta ise, her zaman mîrâscıdır. Kadın öldü ise, kocası da mîrâscıdır. Kardeşlerin yok. Çünki çocuklar olunca kardeşlere gitmez. Mehir, ölenin malı idi. Dolayısıyla vefat edince otomatik olarak bunun mîrâscıları o maldan pay alır.
Ebû Hafs-ı Nişâbûrî “rahmetullahi teâlâ anh” buyuruyorlar ki, Hakîki fakirlik, bir kimsenin almaktan çok, vermekten hoşlanmasıdır.