1- Babam namâz kılmıyor. On yaşımdaki oğluma da namâz kıl deyince, dedem kılmıyor ki diyor. Ne yapmalıyız?
Anne baba, dede nine yanlış iş yaparsa çocuğa da kötü örnek olur. Zor iş, kolay değildir.
2- Burada herkes birbiri ile görüşüyor. Kadın erkek karışık oturuyorlar. Biz nasıl hareket etmeliyiz?
Böyle durumlarda, bir kadınla bir erkeğin, bir odada yalnız kalmamasına dikkat etmeli, örtülü olmalıdır. Fazla uzun uzadıya da sohbet eder şeklinde de yapmamaya gayret etmelidir. Hani din büyükleri buyuruyorlar ki, (Bir şeyin tamamın yapılamasa da, hepsini de terk etmemelidir.
3- Hutbede imâmın ellerini kaldırarak yüksek sesle duâ etmesi, doğru mudur?
Ne hutbede, ne vaz'da yüksek sesle câiz değildir. Ancak bir ruhsatı var, o da hutbede değil, vaz'dan sonra veyâ hatimden sonra, cemâat nasıl duâ edileceğini, neleri okuyacağını bilemiyordur, onlara öğretmek niyeti ile yüksek sesle duâ etmenin câiz olduğu kitâplarda bildirilmiştir. Hutbede sadece bildirilenler okunur. Bu da türkçe veyâ başka bir dilde değil, sadece arabî olarak okunur. Çünkü hutbe de aynen namâz gibidir. Namâzda nasıl başka bir dille okunmazsa, hutbede de sadece kullanılan dil odur. Hutbede kalkıp da duâ etmek câiz değildir. Hutbeyi bozar. Dünyâ kelâmı olur. Nasıl namâz kılarken dünyâ kelâmı konuşulduğu zamân namâzı ifsâd eder ve bozarsa, hutbeyi de ifsâd eder ve bozar. Kitâplarda bildirilen hüküm budur. Herkes ölecek, toprağın altına girecek, orada hesâbını verecek.
4- Kelime-i tevhîd yetmişbini bulunca bunu ne yapabiliriz?
Hediye edeceğiz. Bir Fâtiha, üç İhlâs okuruz. Bitirdikten sonra üç de salevât-i şerîfe getiririz. Sonra (Yâ Rabbî, bu okuduğum bu hatm-i tehlîlden, salevât-i şerîfe ve İhlâs-i şerîfelerden ve Fâtiha-i şerîfelerden hâsıl olan sevâbı, evvelen Peygamber efendimize “aleyhissalâtü vesselâm”, bütün Peygamberlere “aleyhimüssalâtü vesselâm”, Eshâb-ı kirâm, Tâbi’în, Tebe’i tâbi’în, bütün Evliyâ-i kirâmın ruhlarına hediye ettim). Kendi geçmişlerinizden kimleri tanıyorsanız, ismen onları sayar, ruhlarına hediye edersiniz.
5- Otuzsekiz doğumluyum. Daha öncekilerimin afv olması da dâhil olmak üzere, acabâ bu yaştaki insanın neler yapması lâzımdır?
Kazaya kalan namâz borçları varsa onları öder, kılmaya devâm edersiniz. Oruçlarınız varsa onları tutarsınız. Borçlar varsa onları telâfi edersiniz. Kul borçları varsa onlarla helâlleşirsiniz. İstigfâr, Lâ havle.., kelime-i tevhîd, salevât-i şerîfe okuyarak, ibâdetlerinizi yaparak ömrünüzü devâm ettirirsiniz.
Yûsuf bin Esbât “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: “Sabırlı olmak isteyen kimse; öfkesini yenmeli, kalbinde Allahü teâlâdan başka bir şeye yakınlığın olmaması için çalışmalı. Bir musîbet veya sıkıntı geldiği zaman, inleyip sızlamamalı. İbâdetleri “Güzel yapabiliyorum” düşüncesinden uzak olup, amellerini kusurlu bilmeye devâm etmeli, farzları ve vâcibleri yapmakta tembellik yapmayıp, en güzel şekilde yapmaya çalışmalı, yapılan bütün işlerin dîne uygun olmasına gayret etmeli ve önceden yapılan hatâ ve zararları telâfi etmek için uğraşmalıdır.”