1- Arefe günü oruç tutmakla alâkalı neler söylersiniz? Çok fazîletlidir. O kadar çok medh-ü senâ edilmiştir ki... Yarın takvîmlerde bildirilen Arefe günüdür. Mübârek bir zamân dilimidir. Bin ihlâs okumak, oruç tutmak, tesbîh, tahmîd, tekbîrleri çoğaltmak çok kıymetlidir.
2- İstanbuldayım. Burada mukîmim. Vekâlet vererek Adanada kurbanımı kestirebilir miyim? Tabiî. Önemli olan kurbanı kestirecek kimsenin mukîm olmasıdır. Yoksa kurban nerede kesilirse kesilsin, mühim değildir.
3- Terviye gününün önemi nedir? Zilhiccenin sekizinci gününe terviye günü deniyor. İbrâhim aleyhisselâm, (Yâ Rabbî! Bana bir erkek evlâd verirsen, onu kurban edeceğim) dedi. Allahü teâlâ da İsmâi aleyhisselâmı ihsân etti. Sonra rüyâsında (Sözün vardı) diye hâtırlatıldı. Acabâ bu, rahmânî olabilir mi, şeytânî olabilir mi? Çünkü Cebrâil “aleyhisselâm” gelmedi. Yanlış bir şey yapmayayım, Rabbime karşı gelmeyeyim diye o günü [Terviye gününü] düşünce ile geçirdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz bunları bize anlattı. Kıymetli olduğunu bildirdi. Terviye günü, [yani bugün] hacılar hazırlıklarını yapıyorlar. Öğleden veyâ ikindiden, veyâhud da akşamdan itibâren Arafata çıkaracaklar. Sekizinci gün hazırlıklar tamamlanır ve Arafata çıkılır.
4- Teşrîk tekbîrlerini, kurban kesen, kesmeyen herkes söyleyecek mi? Bülûğa ermiş ve namâz kılmakla mükellef olan kadın-erkek herkes, Arefe günü sabah namâzından başlayacak, kurban bayramının dördüncü günü ikindi namâzı dâhil, farz namâzlardan [vaktin farzından] sonra, (Allahümme entesselâm ......)dan önce, teşrîk tekbîri okunur.
5- Yarın teşrîk tekbîrleri başlıyor. Neler söylersiniz?
Arefe günü sabah namâzından itibâren teşrîk tekbîrleri başlıyor. Meselâ sabah namâzının farzını kılıyoruz, selâm veriyoruz, (Allahümme entesselâm ......) demeden önce, (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) bir defa demek, kadın-erkek, namâz kılan, mükellef olan her müslümâna vâcibdir. Önceki senelerde kazaya kalan namâzları, bugünlerde kaza ederken, teşrîk tekbîri okumuyoruz.
Bişr-i Hâfî “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyorlar ki: Dünyâya tâlib olan insanlardan dünyâlık istemeye utanmıyor musun? Siz dünyâlığı, dünyâyı yed-i kudretinde tutan Allahü teâlâdan isteyiniz.