Cihan padişahı Fatih Sultan Mehmet yaşamım boyunca beni çok etkilemiştir. Annemin, onuncu çocuğuna “Fuzuli” adını vermesi üzerine, öğretmen okulunda öğrenci olan en büyük abimin uzun bir mektup yazarak “Ben kardeşlerimle gurur duyuyorum. Yeni doğan kardeşimin adı “Fuzuli” değil Fatih Sultan Mehmet olacak…” diye diretmesi üzerine adım Fatih oluyor. Belki de adımın Fatih olmasından dolayı İstanbul’un Fatihine hayranım.
Fatih’in meşhur resimleri vardır. Hele bir minyatürü var ki muhteşem. Elindeki bir gülü koklarken. Bilmem dikkat ettiniz mi? Gül tutan elinin başparmağında bir yüzük var! Niye yalan söyleyeyim bir cihan padişahının başparmağına yüzük takması çok ta hoşuma gitmemişti. Yakıştıramamıştım, ortaçağı kapatıp yeniçağı açan o büyük hükümdara.
Zamanla öğrendim tabi. Türklerin, taa Orta Asya’dan beri ok atmak için yay çilesini çektiği elin baş parmağına ZİHGİR adı verilen özel bir yüzük taktıklarını kırk yaşına ayak bastığımda öğrendiğimde bir taraftan çok mutlu olmuş, diğer taraftan da mahcup olmuştum. Cehaletime şaşırmıştım. Zihgir’i Macar’lardan, Kanada’lılardan, Amerika’lılardan öğrenmek zoruma gitmişti. Son zamanlarda ülkemizde Türk okçuluğuna gönül veren değerli araştırmacılarımız bizi umutlandırmaktadır.
Zihgir… Ne kadar şiirsel, ne kadar esrarlı bir sözcük.
Takı tasarımcılarının, mücevher modacılarının ve üst düzey altın ve gümüş markalarımızın bu esrarlı takıyı keşfedememiş olmasına şaşırıyorum. Bugün, ünlü bir markamız Zihgir’i aslına uygun üretip piyasaya sürdüğünde; hem kültürümüzde ve tarihimizde çok önemli bir yer tutan geleneksel okçuluğu gündeme taşımış olacak, hem de ecdadımızın üç kıtada at oynatan o efsanevi gücünün Zihgir gibi küçük bir takıyla ne kadar bağlantılı olduğu anlaşılmış olacaktır. Ayrıca, gençlerimiz yabancı menşeli takılar yerine kendi tarih ve kültüründen kaynaklanan bir takıya kavuşmuş olacaktır.
Türkleri temsil eden en önemli figürlerden biri de son sürat giden bir atın üzerinde geriye dönmüş ok atan bir savaşçı figürüdür. Orta Asya’dan beri Türkler atın üzerinde her yöne ok atmasıyla ünlenmiştir. Türkler özellikle Osmanlı Ecdatlarımız okçulukta zirveyi yakalamış, dünya rekorlarına imza atmıştır. Tozkoparan İskender’in 846,5 m’lik rekoru bugün bile aşılamamış ve anlaşılamamıştır.