Destan destan, Şiir şiir Yurdum...
Yıl bindokuzyüzsekseniki çıktım yola
Aldım başımı gidiyorum kafa yora yora
Otobüs geldi arzu doluyum oturdum koltuğuma
Pencereden dışarı bakıp el sallamak gitti hoşuma
İlk durağımız pamuk şehri bereket şehri Adana
Bilmiyordum insanıyla havasıyla dünyada arana
Annem arar sorar bakar ''oğlum yok''
Anne kalbi değil mi kalbine saplanır sanki ok
İkinci durağımız Antalya'ya yeni gidiyorum
Sadece haritada Akdeniz bölgesinde olduğunu biliyorum
Otobüste söyler acılı ezgili türküler
Ah of ile geçiyor tüm tüneller köyler
Tanıdık birini gördüm bir komşu bir tanış
Anlattım derdimi santim santim karış karış
Dedim yaşım onsekiz dudağımda sigara
Hiç sevmem sigarayı can sıkıntısı var bu ara
Çektim acıyla hasretle bir nefes sigaradan
Yakar boğazımı tellenmiş tüter durmadan
Hızlıca girdi otobüs tam isabet sanki deldiği tünele
Dönüş yok diyordum elveda sanki eve evdekilere
Gördük denizi göz alabildiğince coşkun mavi suyu
Rengi güzel ama özletti hemen evdeki suyu
Motorlu kayıklar sanki denizde tarla sürer
Akşam evine canlı canlı balıklarla döner
Uzak kaldım derken evdekilere ve aman aman
Sigara gibi burnumda tüter kardeşlerim anam babam
Vardım Antalya'ya bu dünyanın yer üstü cenneti
Burayı görenler inanmazlar geçirirler cinneti
Mis gibi tarih tarih kokan uygarlık geçirmiş yerler
''Siz şanslısınız asıl zorluğu bizler gördük''derler
Nice hayatlar nice yaşayışlar nice dinler
Dinlersen o Aspendos'u Side'yi sin sin sinler
Bakkaldaki satılan meyveleri ağaçta gördüm
Allı yeşilli meyveleri aldım nakış nakış ördüm
Tarlalar yanından geçerken otobüsümüz
Sanki traktörle tarlalarda çiftler sürdüm
Meyvelerle dolu tüm ağaçlar tüm dallar
renk renk dolu sepetler sarılar yeşiller allar
Çektim bir nefes daha burnumdan çıkar duman telleri
Bu yaşlarda mutlak eser uzun uzun kavak yelleri
Döndü otobüsümüz gül vatanı Isparta yoluna
Güller arasında güllü kızlar gül dolamışlar koluna
Vardık yolumuz üzerinde iken ulu Konya'ya
Güzel bir yer bakmaya değer kalsan bile yaya
Dua ettik veda ettik hazreti mevlana'ya
Yolumuz ilerliyor varıyoruz Kütahya'ya
Yıllar yılı çinisiyle ünlenmiş bir ilimiz
Elimizde çiniler düşürürüz diye inciniriz
İşte karşımızda rengarenk yaygın İzmir'imiz
Hızlı gitsek düşmanlar gibi denize düşeriz
Karşımda durur tüm heybetiyle işte Bergama
Anlatılanlar kalbimi durdurur gelde girme gama
Tüm Türkiyem şehirleri yaşayanlarıyla bir aydın
Şirin insanlarıyla şirin meyveleriyle hürmetkar Aydın
Otobüs yolaldı ilerliyoruz Bursa'ya
Ne kadar gezersen gez sığmaz ki bir aya
Osmanlı'nın ilk durağı, ilk tohumudur Bursa
Unutulmaz nice sayısız asırlarda geçse tarihi yırtsa
Şifalı suları , kaplıcaları, sayısız cennet meyveleri var
Gelip kalanların yüzüne nur gelir kan gelir kan
Nice şehitleri verdik vaz geçmedik bu güzel vatandan
Ne vaz geçtik ne de düşman geçirdik Çanakkale boğazından
Kendi dilince kendine hastır Karadeniz
Hamsidir, çaydır, fındıktır ,nefistir nefis...
Yedim içtim kendimden geçtim inan memleketim
Bir senden vazgeçemedim cennetsin memleketim
İnsanı insan eder havası suyu azığı
Senin kıymetini bilemez insanların azığı
Geldim seksenaltı yılının sonu yolun sonu; evime
Kar kaplamış nur kaplamış öyle geldi gözüme
Hasret ile sevgi ile sarıldım mübarek nurlu eline
Beni gördü anam boğuldu sanki sevinç seline...
Ayırmam hiç bir vilayetimi yaşayanlarıyla dünyaya bile
Bu vatana ters bakanın nur dolarmı hiç kabirine..
Ve mısra mısra şiir şiir destan destan kokan yurdum
Seni ben duyguyla yazdım sonsuz onur ile şerefle okudum...
Niyazi Sakar
Destan destan, Şiir şiir Yurdum...
Destan destan, Şiir şiir Yurdum...
Yayınlanma :
26.05.2009 22:23
Güncelleme
: 26.05.2009 22:23