Geçtiğimiz hafta YÖK Üniversite sınavlarında uygulanan katsayının kaldırıldı. Bu karar Türkiye’mizin geleceği için son derece yerinde ve önemli bir karardır.
Darbeler döneminde, en ilgi çekici darbe hiç şüphesiz 28 Şubat Post modern darbesidir.28 Şubat 1997 Darbesi sürecinde alınan bütün kararların 'irtica' bahanesiyle halkın dinî inançları üstünde baskı kurmak amacına dönük olduğunu ve doğrudan Türk Milleti'nin inançları üzerine baskı yaparak kontrol etmek amacıyla gerçekleştirilmişti.
28 Şubat'ın Türk eğitimi açısından iki önemli tahribatı vardır: İlki, imam-hatip okullarını kaldırabilmek için mesleki ve teknik öğretimi silmeye çalışmak; ikincisi, Kur'an kurslarını ortadan kaldırmaya çalışmak.
Eğitim sistemimizin en büyük problemin orta dereceli meslekî ve teknik öğretimin genel orta eğitime feda edilmesidir.
Bunun sonucuda piyasalarda orta dereceli meslekî-teknik işgücü açığı meydana gelmiştir. Böylece Türkiye'nin insan gücü arzı tablosu, kafası büyük, gövdesi geniş fakat boynu dar bir ucubeye benzemiştir.
1970 li yıllara kadar orta dereceli mesleki ve teknik öğretim kurumlarından yatay ve dikey geçişler tamamen kapalıyken Türkiye gelişmeye başlayan ekonomi ve sanayi karşısında “ara eleman” ihtiyacını karşılamak amacıyla tamamen açık hale getirmişti.
Esasen, demokratik bir eğitimde yatay ve dikey geçişlerin tümüyle açık olması gerekir. Yani, her öğrenci kendi seviyesindeki başka okullara ve daha üst öğretim kurumlarına rahatlıkla geçebilmelidir.
Yatay ve dikey geçişin açılmasıyla, orta dereceli mesleki teknik okullara olan talep süratle artmış ve kısa zamanda orta öğretimde meslekî-teknik okullaşma oranı, genel orta öğretimi yakalamış ve geçmişti.
Ancak 28 Şubat'ın jakoben darbecileri, sırf imam-hatip okullarına zarar vermek için, diğer meslekî ve teknik okulların durumunu dikkate almaksızın, yüksek öğretime 'katsayı uygulaması' getirmişlerdi.
Hedeflenen eğitim sistemine veya sanayileşmeye katkı yerine bir meslek lisesi olan İmam Hatip Okulu mezunlarının yüksek öğretime geçişine engel olabilmekti.
Hâlbuki imam-hatip okulu öğrencilerinin toplam meslekî-teknik orta öğretimdeki oranı ancak %5 civarındadır.
Faşist zihniyetli darbeci mantığı, %5'i engellemek için %95'e zarar verdiğini ya anlayamamış ya da bile bile feda etmiştir.
Nitekim 28 Şubat'tan sonra kısa zamanda meslekî-teknik öğretim viraneye dönmüş ve okullaşma oranı içindeki yeri süratle düşmüştür. Kısaca, 28 Şubat darbecileri imam-hatip düşmanlığı için Türkiye'nin meslekî-teknik eğitim ve işgücü dengesini alt-üst etmişlerdir.
Eğitime ve sanayi sektörüne böylesine açıkça zarar veren bir uygulamanın ondört yıldır kaldırılamamış olmasının sebebi de düşündürücüdür.Bu ondört yılın 10 yılının Ak Parti iktidarında geçmesine rağmen 28 Şubat uygulamasının daha yeni yeni kaldırılmaya çalışılması da ilginçtir.
Danıştay’ın bu konuda hukuk ile ilgisi olmayan kararları hukuk ve eğitim tarihimiz için ibret vericidir.
Fakir ve kabiliyetli Anadolu insanının yüksek öğretime devam etmesini ve toplumda itibarlı yerlere gelmesini hazmedemeyen jakoben kast taraftarları, 28 Şubat'tan sonra siyasallaşmış yüksek yargıyı da kullanarak bu eşitsizliğin devamını sağlamaya bu güne kadar muvaffak olmuşlardır.
Ancak, artık Türkiye'de taşlar yerine oturmakta, militarist ve jüristokratik vesayet sistemi de TBMM’de tek temsilci olarak kalan CHP'lilerin çırpınışlarına rağmen ortadan kaldırılmaktadır.
Katsayı yanlışının devamı için çaba gösteren, davalar açan % 5lik İmam Hatip mezunu engelleme amacındakiler %95lik meslek liselerini de engellediklerini bile bile bunun için uğraş vermekle aslında ülkemize ağır bir biçimde kötülük yapmaktadırlar.
Katsayı adaletsizliğini ortadan kaldıranları candan tebrik ediyorum.