Hal’in giriş kapısından Menderes Bulvarı’na uzanan, küçük sayılabilecek Hal Sokağı, günümüzde de ağırlıklı olarak yiyecek sektörü başta olmak üzere birçok esnafı barındıran, canlı ve hareketli bir sokak. Gelin, 40-50 yıl öncesine dönüp Hal Sokağı’nın geçmişine dair bir fotoğraf çekelim ve anılarımızı tazeleyelim.
Menderes Bulvarı yönünden girişten başlamak üzere, çizburgerci Ahmet Taşkın, ayakkabı malzemeleri satan Akif Abi, Dokuz Eylül Gazetesi sahibi Hayati Çelik, lokantacı Mehmet Emin Abi, lokumcu Ahmet, otelci İhsan Karagöz, terzi Alaettin, Dr. Burhan Ayvalıklı, saraç Efe, çinici dükkânı, buzdolapçı Yılmaz Abi, zeytinci Kadir Yener, marketçi İbrahim ve Bora Yamanlar, ismini hatırlayamadığım ama “Gangster” lakabıyla tanınan Kadıköylü bakkal, Hal kapısı önünde balıkçı Ömer ve kış mevsiminde kafes içinde canlı sığırcık, karatavuk ve kırcaali satan Arap Ahmet, çiçekçi kadınlar ve biraz daha eskilere gidersek, şarapçı Ferhat’ın dükkânı bu sokakta yer alırdı.
Şimdiki Ergüder Plastik’in olduğu yerde bir çini fabrikası, karşısında ise Sağlamların mangal kömürü dükkânı bulunurdu. Bugün Avcılar Kulübü Lokali’nin karşısındaki boş arsada bir dut ağacı vardı ve bu ağacın çevresinde at arabacıları her daim hazır beklerdi. Ancak günümüzde ne bu arsa kaldı ne de at arabacıları. O yıllarda Hal Sokağı, güzel bir esnaf sokağıydı. Bahar ve yaz akşamlarında tavla partileri yapılır, esnaf bir araya gelir, sohbet edilirdi.
Bu sokakta saydığımız kişilerin kendilerine özgü kişilikleri ve renkli yaşamları vardı; bu nedenle Edremitlilerin çoğu tarafından tanınır ve bilinirlerdi. Ayakkabı malzemeleri satan Akif Abi’nin dükkânı, adeta bir resmi daire gibi düzenliydi. Yaz-kış sabah 8.30’da açar, öğlen 12.00’de kapatır, 13.30’da yeniden açar ve kışın 17.00’de, yazın ise 19.00’da kapatırdı. O dönemde Körfez bölgesinde toptan ayakkabı malzemesi satan başka bir yer yoktu. Çevre ilçe ve beldelerden alışverişe gelenler, öğle arası kapalıysa bir buçuk saat boyunca dükkânın önünde beklemek zorunda kalırdı.
Sokaktaki en hareketli ve renkli mekân şüphesiz Dokuz Eylül Gazetesi bürosuydu. Edremit’in nabzı burada atardı. Gazetenin sahibi Hayati Çelik girişken, neşeli, sevecen, büyük küçük herkesle barışık bir insandı. Körfez bölgesinde tanınmış bir gazeteciydi. Hayata sıkı sıkıya bağlı, yaşamayı seven eşsiz biriydi. Girişimci ruhuyla Akçay’daki çiftliğinde alabalık, Pekin ördeği, keklik ve bıldırcın yetiştirmiş, besicilik yapmıştı. Hatta dağlardan kekik toplatıp kekik suyu üretmişti. Ancak bunların hepsini ticari amaçla değil, hobileri ve özel zevkleri için yapardı. Gazete bürosu, günün her saatinde dolup taşar, bürokratından sıradan vatandaşa kadar herkes buraya uğrardı.
Lokantacı (çorbacı) Mehmet Emin Abi de çok renkli bir kişilikti. Özellikle spor karşılaşmalarının kritiğinin yapıldığı pazartesi sabahları çorba içerken yapılan sohbetlere doyum olmazdı. Mehmet Emin Abi, hazırcevaplığıyla (argo karışımlı esprileriyle) herkese laf yetiştirirdi. Sırf onunla sohbet etmek için sabah çorba içmeye ya da öğle yemeğine gelenler olurdu. Üstelik yaptığı yemekler de çok lezzetliydi.
Dr. Burhan Ayvalıklı, zeytinci Kadir Yener, İbrahim ve Bora Yamanlar gibi isimler de renkli kişilikleriyle tanınırdı. Keza lokumcu Ahmet, Karagöz Oteli’nin sahibi İhsan Karagöz ve terzi Alaettin Abi de öyleydi.
Saydığımız bu mümtaz kişilerden lokumcu Ahmet ve Bora Yamanlar hariç hepsi Hakk’ın rahmetine kavuştu. Günümüzde o sokakta, adı geçen kişilerden hiç kimse kalmadı. Bir dönem sona erdi.