Isparta Eğirdir'de metfun bulunan Pîrî Halîfe Sultan hazretleri, sağlığında Edirne'ye gitmişti. Edirne'de bir papaz, halkı bir yere toplayıp gözlerinin önünde uçuyor, sonra da diyordu ki:
- Siz de böyle uçmak istiyorsanız, benim dinime girin!
Halk, bunun yaptıklarını, Seyyid Pîrî Halîfe Sultana arz ettiler:
- Efendim, filan yerde bir papaz var, bizi şüpheye düşürüyor. Ne olur bize yardımcı olun!
Halkla beraber papazın bulunduğu yere gittiler. Papaz, herkesin gözü önünde uçmaya başladı. Halk bunu şaşkın bir hâlde seyrederken, Pîrî Sultan hazretleri elindeki bastonunu havaya fırlattı.
Baston yükseldi. Sanki biri vuruyor gibi, papazın başına baston inmeye başladı ve papazı Pîrî Halîfe hazretlerinin önüne indirdi. Pîrî Halîfe Sultan hazretleri papaza dedi ki:
- Ey papaz! Aç durarak, nefsini terbiye ederek bazı sahte hâller kazandın. Böylece, Müslümanların imanları ile oynamaya kalktın. Sonra bastonum seni ne hâle soktu gördün. Tevbe et, İslâma gel!
Papaz tereddüt hâlindeydi, ne yapacağını bilemiyordu. Onun bu hâlini gören Pîrî Halîfe hazretleri, aniden oradan kayboldu. Az zaman sonra yine olduğu yere geldi. Fakat elinde sadece Mekke'de yetişen hurmalardan bir tabak hurma vardı. Papaza dönüp buyurdu ki:
- Biz Müslümanlar, kerâmet göstermekten hayâ ederiz. Ancak, Müslümanların imanını kurtarmak için mecbur kaldık. Bu hurmalar, Mekke hurmasıdır. Bir anda oraya gidip getirdim.
Papazda, hâlâ tereddüt vardı. İçinden; "Bakalım benim adımı, memleketimi, kimlerden olduğumu bilebilecek mi?" diye geçirdi.
Pîrî Halîfe hazretleri hatırından geçen bütün sorulara teker teker cevap verdi. Papaz boynundaki haçını çıkarıp, Pîrî Halîfe hazretlerinin huzurunda Kelime-i şehâdet getirerek Müslüman oldu.