Korona virüsün genel olarak solunum yollarını tutan bir enfeksiyon olduğunu, fakat tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi kalp ve damar hastalarını da etkilediğini belirten Acıbadem Bursa Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Dr. Arzu Ercan, "Uzak veya yakın mesafe ayrımı yapmadan maskeyi hayatımızın bir parçası haline getirmek mecburiyetindeyiz" dedi.
Dünyada en sık görülen ölüm sebeplerinin başında kalp ve damar sistemi hastalıklarının geldiğini ifade eden Acıbadem Bursa Hastanesi Kardiyovasküler Cerrahi Uzmanı Dr. Arzu Ercan, “Bunu kanser hastalıkları ve solunum yolu enfeksiyonları izler. Yeni korona virüs salgını genel olarak solunum yollarını tutan bir enfeksiyondur. Fakat tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi kalp ve damar hastaları da etkilenir. Normalde 7 yaşından itibaren her birimizde damar sistemimizin üzerinde plaklar oluşmaya başlar. Bu plaklar çok uzun yıllar bizimle sorunsuz bir şekilde yaşar. Enfeksiyon durumunda bu plakların durumu düzensizleşir, bozulur ve hangi organın damar sistemi bozulursa ona ait yetmezlikler ortaya çıkar. Eğer kalbin iletim yollarını etkileyen damarlar bozulursa ciddi ritim bozuklukları, kalp kası iltihabı ve bu damarlardaki iltihaplar herhangi bir iç organa pıhtı atarak ani ölümlere sebep olur. Korona virüs de genel olarak solunum yolunu tuttuğu için vücudun oksijeni düşeceğinden tüm bu komplikasyonların şiddeti artar” dedi.
Salgın döneminde kalp ve damar hastalarının, gerekli her türlü önlemi alarak hekiminin takibinde olmalarının gerektiğini belirten Ercan, “Hekime gitmekten çekinmeyelim. İlaçlarımız düzenli kullanalım. Hekimimizin önerisini dinleyelim. İster uzak mesafe, ister yakın mesafe olsun maske takalım ve maskeyi hayatımızın parçası haline getirelim. Tüm hijyen kurallarına aksatmadan uyalım. Düzenli beslenelim. Dengeli ve düzenli beslenip virüsten korunmak için çok önemli. Yaş ilerledikçe vücudumuzun virüslere bakterilere karşı savunma gücü zayıflamaktadır. Kronik tıbbi rahatsızlığı olanlarda virüslere bakterilere karşı oluşan bağışıklık tepkisi güçlü olmayacaktır. Bu hastaların virüse yakalanması durumunda oluşacak şikayetler daha şiddetli olacaktır. Enfeksiyon sırasında vücutta doku ve organların oksijen ihtiyacı artar. Artan bu oksijen ihtiyacını karşılamak için kalp daha fazla çalışmak durumunda kalır. Yine enfeksiyonlar sırasında oluşan sıvı kayıpları, yüksek ateşe bağlı kalp hızı artışları, enfeksiyon sırasındaki tansiyon değişiklikleri ve virüslerin salgıladığı çeşitli toksinlere bağlı olarak kalp kasında meydana gelen ihtiyaç dengesindeki bozulmaya bağlı olarak kalp krizi tetiklenir” şeklinde konuştu.