Beslenme ve Diyet Uzmanı Safiye Taş Koçyiğit, sağlıklı kilo vermenin ve verilen kiloları geri almamanın diyetle değil yaşam değişikliğiyle mümkün olduğunu söyledi. Bir araştırmaya göre bir kadının hayatı boyunca ortalama 130 kez diyet yapma girişiminde bulunduğunu belirten Koçyiğit, “Diyetle kilo veren kişilerin yüzde 53’ü de bir yılda verdikleri kilonun tamamını geri alıyor” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016’da yayınladığı rapora göre dünyada 800 milyon kişinin açlıkla mücadele ettiğini, 700 milyonu obez 1,9 milyar kişinin de fazla kilolu olduğunu belirten İzmir Kent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Safiye Taş Koçyiğit, şişmanlık kaynaklı ölümlere dikkat çekti. Dünya genelinde obezitenin 1975’ten günümüze 3 kat arttığını, 2016’da dünyadaki yetişkin nüfusunun yüzde 39’unun şişman, yüzde 13’ünün obez olduğunu kaydeden Koçyiğit, “Obezite ve aşırı şişmanlığa bağlı ölümler ilk 5 ölüm sebebi arasında. Böylesine ciddi yaşam tehdidine karşın ülkemizde kadınların yüzde 69’u fazla kilolu ve bunların yüzde 39’u da obez. Erkeklerde ise yüzde 24’ü obez olmak üzere fazla kiloluların oranı yüzde 64. Kilo bakımından hem kadınlarda hem erkeklerde dünya ortalamasının üzerindeyiz. İşin ilginç yanı kime sorsanız fazla kilolarından şikayetçi. Ancak istatistikler de kısa süreli diyetle bu işin başarılamadığını gösteriyor. Doğru ve sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmek gerekiyor” diye konuştu.
Bir İngiliz yemek firmasının yaptığı araştırmaya göre bir kadının hayatı boyunca ortalama 130 kez diyet yapma girişimde bulunduğunun saptandığını belirten Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir Amerikan sağlık dergisinde yayınlanan bir makaleye göre; diyetle kilo veren kişilerin yüzde 53’ü bir yılda, yüzde 78’i de 5 yılda verdikleri kilonun tamamını geri alıyor. Bunun en büyük sebebinin olarak sürdürülebilir ve kişiye uygun olmayan moda diyetler. Bir diyetin maksimum uygulanma süresi 5 hafta 2 saat olduğuna göre demek ki bir yerlerle yanlış yapılıyor. Bu yanlış da sürdürülebilir beslenme biçiminin yaşamımıza adapte edilmemesinden kaynaklanıyor. Oysaki en sağlıklı ve güvenilir yöntem Dünya Sağlık Örgütü’nün de etkinliğini kabul ettiği adı diyet de olsa Akdeniz diyetidir.”
Öte yandan, Akdeniz diyetinin sürekli gündeme getirilip herkes tarafından bilindiğini hatırlatan Kent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Koçyiğit, “Bu diyetin avantajları ilaç gibi. Tip-2 diyabet görülme riskini, kalp krizi riskini azaltır. Kalp-damar sağlığına iyi gelir. Yüksek tansiyon ve kötü kolesterolün düşmesine yardımcı olur. Alzheimer, parkinson hastalıklarına karşı koruyucudur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere karşı koruyucudur. Ancak dezavantajları da yok değil, bu sebeple kişinin bir beslenme biçimini benimseyip hayatına adapte etmeden önce mutlaka bir diyetisyenden görüş alması gerekir. Mesela Akdeniz diyeti uygulamak isteyen kalp, şeker vb. bir hastalığı veya hastalık riski olan bir kişide bu diyetin yağ içeriğinin kontrol edilerek sınırlı tutulması gerekir. Aksi takdirde yüksek yağ içeriğinden dolayı yüksek kolesterol, karaciğer yağlanması, tansiyon vb. hastalıklara yol açabilir” diye konuştu.