Çocukların dayanıklılık güçlerinin, yetişkinlere göre zayıf olduğunun altını çizen Klinik Psikolog Nergis Öksüz, çocukların kendilerine göre büyük hayat mücadelelerinde yalnız bırakılması durumunda çözümü reddedeceğini söyledi.
Doruk Sağlık Grubu’ndan Klinik Psikolog Nergis Öksüz’ün, Ördekli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdiği ’Çocuklarda İstenmeyen Davranışlar ve Müdahale Yöntemleri’ seminerine vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Seminer aracılığıyla, terapiye gidemeyen vatandaşlara ulaşmayı hedeflediklerinin altını çizen Nergis Öksüz, ebeveynlerin iyi niyetli ve doğru olduğunu düşünerek yaptığı bazı hareketlerin, çocuklarıyla olan ilişkilerine zarar verebileceğini söyledi. Öksüz, “Çocukların ruhsal sağlığına zarar verebildiğimiz gibi kendi ilişkilerimize de zarar verebiliyoruz. O anki problem çok mühim değil. Diyelim ki 3 yaşındaki bir çocuğa çikolata alırken bir kriz yaşadınız, oldu ve bitti diye düşündünüz. Böyle düşünebilirsiniz ama ilişkinize zarar verebiliyor. Ebeveynle çocuk arasındaki ilişki ona göre şekilleniyor. O yüzden aslında hassas dinamikleri olumsuz verilerle beslememek lazım” uyarısında bulundu.
Çocuklardaki en belirgin ve yaygın davranışın ağlamak olduğunu hatırlatan Öksüz, "Çocuklar ağlıyor, ağlayarak istediklerini elde ediyorlar, onların dışında protesto ediyorlar, bazı çocuklar okula gitmiyor. Her çocuğun davranışlarını şekillendiren, davranışlarına yön veren motivasyonları var. Çocuk bir şeyi rahatsız edici buluyor, arkadaşlarından kaçıyor olabilir, sosyal ortamlar onun için hoş olmayabilir; o çocuğun özelinde mutlaka anlamlı sebepler vardır. Çocuk özeline inip, o çocuğun hangi sebeplerden dolayı o hareketleri yaptığını anlamak ve o dinamikleri değiştirmek gerekiyor” dedi.
Ebeveynlerin, çocuklardan ‘bir yetişkin’ gibi kendisini ifade etmesini beklediğini ve bu düşüncenin yanlış olduğunun farkına varılması gerektiğinin önemine işaret eden Öksüz, "Çocuklar ifadelendirmede çok başarılı olamadıkları için bir yetişkine, ‘baba, ben öğretmenimi sevmedim’ ya da ‘arkadaşım beni itti, o yüzden bir daha okula gitmek istemiyorum’ diyerek ifadelendiremiyor. Ebeveynler de yetişkin olgunluğu ve aklıyla cevap istediği için iletişimde sıkıntı oluyor. Bunda sıkıntı olduğu zaman ebeveyn gitmelisin diyor, çocuk gitmeyeceğim diyor. Çocuklar haz odaklı yaşar, çocuklar istediğini yapmak ister ama ebeveynler çocuklarından istediklerinden ziyade gereklilikleri yaparlar. Bu durum da ebeveynlerin çocuklarıyla çakışma yaşamasına sebebiyet verir. Çakışma durumlarında, bir problemin sahibiyle problemi konuşmadan, problemin kökenini asla çözemezsiniz. Sorunu sorunla çözemezsiniz, sorunu gerekliliklerle de çözemezsiniz. Sorunun genel özellikleriyle sebep olduğunu bildikten sonra, analizini yaptıktan sonra problemi çözmek için muhtemelen alternatif yollar çıkar. O problemin çözülmesi çocuğun içsel dünyasına, yani duygusuna, düşüncesine düzenlemeyse çocukta ona göre çocukta teknikler geliştirirsiniz. Eğer değil de dış faktörlerden gelen bir değişiklik gereksinimi varsa, dış faktörleri değiştirirsiniz, çocuğun konforunu artırırsınız. Konforlarını bozan her ne varsa bizim o engelleri ortadan kaldırmamız lazım. Tümden iyilik, zor değil, yalnızca iyi planlanması gerekir” diye konuştu.