SABRIMIZI MI SINIYORSUNUZ?

Sıradan bir gündü. Tv kanallarına göz atmak için televizyonu açtığımda, sabrım sadece 9 dakika dayanabildi.  

İlk kanalı açtığımda karşımda birisi yemek tarifi veriyor. Ortada koskoca bir tepsi ve içi tıka basa etlerle dolu. Tabi ki sunucu da büyük bir iştahla nasıl pişirileceği konusunda sorular soruyor ve en nihayetinde, büyük bir parça eti, milyonların önünde ağzına atıp, gözlerini kapatıp büyük bir zevkle yiyor. Bugün ülkemizde etin kilosu yaklaşık 800 lira iken, milyonlarca insanın gözünün önünde bu tarz bir program ne kadar uygun? Bu görüntüye dayanamayıp, başka bir kanala geçiyorum.

O da ne? Kollarının yarısına kadar altın bilezikleri takan kadınlar evinin mobilyalarını tanıtıyor.  Perdesi ile halılarının uyumlu olup olmadığı, 5-6 kişi tarafından değerlendiriliyor. Bugün depremde evleri yıkılanların çoğu konteyner kentte yaşam savaşı verirken, perde ve halının uyumu tartışılıyor. Sabrım taşmak üzere…

Başka bir kanala geçiyorum. Orada da ünlülerin Bodrum’da yaptıkları tatil anlatılmakta. Ünlü birinin evi tanıtılıyor. Lüks eşyalar, deniz manzarası, her şey süt liman.  Asgari ücretle evine ekmek götürebilmek, kirasını ödeyebilmek  için çalışanlara inat… 

Sonra başka bir kanalda denize giren güzeller çıkıyor karşıma. Tırnaklar, kirpikler, saçlar her şeyleri takma, samimiyetten uzak, yapay insanlar, sahte gülümsemeler…  

Başka bir kanalda ise defalarca silahla vurulmasına rağmen bir türlü ölmeyen, şiddetin ön planda olduğu mafya filmleri.  Bu defa kumandanın düğmesine filmin de etkisiyle sert bir şekilde basıp, kanal değiştiriyorum. Burada da 3 kadın ve bir adam birbirlerine bağırıyor, kadın ağlıyor gibi yapıyor. Adam “aldattım ama pişmanım, karımı seviyorum” diyor. Aldatılan eş ise affetmiyor… Bütün mahremiyet ortaya dökülmüş, yazık diyorum. 

RTÜRK, filmlerde arabaların markalarını, sigara dumanını, parmaktaki ufacık bir kanı dahi buğulayıp verirken, bu tarz öğreticilikten uzak, zengin yaşama, eğlenceye ve tüketime özendiren, şiddeti olağanlaştıran, yasa dışı ilişkileri adeta meşrulaştıran programları saatlerce verebiliyor.  Ne güzel bir ülkede yaşıyoruz. Sen çok yaşa RTÜK. Çalışmadan, üretmeden, lüks hayatlara özendiren programlarla uyuşturulup, dizilerle uyutulan, yemek programlarıyla karnını doyuran, tüketen bir toplum olduk adeta!

.... Ve nihayet haber kanalına geldim. Tüm çıplaklığıyla Gazze’de yaşanan insanlık dramı, alev alev yanan ormanlar, sel felaketi, hayat pahalılığı, kazada yaşamını yitirenler ve serseri bir kurşunla tesadüfen ölenler. Bir yanımız güllük gülistanlık, bir yanımız acılarla dolu. 

YORUM EKLE