Mutsuzluğun formülünü veriyorum
Mutluluk üzerine herkes konuşuyor, yazıyor.
Bir de şöyle düşünün; mutsuz değilseniz, mutlu sayılır mısınız?
Yok öyle basit bir yanıtı… Formülü de yok!
Bu konuya başlarken Fyodor Dostoyevski’nin sözünü hatırladım:
En büyük mutluluk, mutsuzluğun kaynağını bilmektir.
Belki bu size bir cevap olabilir.
Üniversitede sözel iletişim derslerini her hafta motivasyon konuşmasıyla tamamlıyordum. Bazı öğrencilerim sonra tekrar dinlemek üzere konuşmamı kaydediyordu.
İtiraf edeyim, 5 dakikalık motivasyon konuşması için bir hafta hazırlanıyordum.
Kayda değer bir konuşma için genel çerçevesi yeni, orijinal, tutarlı, günlük hayatta kullanılabilir bilgilerden oluşmalı.
Hayat hakkında büyük laflar ediyorsanız, inanmış olmanız gerekir. Yoksa zerre tesiri olmayacaktır.
Mutluluk, tecrübe, değerler, gelecek korkusu, kaybetmek, kazanmak gibi konularda konuşurken gerçekte yaşadıklarımdan da izler taşıyordu.
Bireysel tecrübelerimi asla genelleştirmem, “bu iş böyledir” diye kesin bir ifade kullanmam.
Ancak yüzyıllardır değişmeyen insan psikolojisini inceleyen uzmanların çıkardığı sonuçları bir araya getirdiğimizde basit formüller oluşturabilirsiniz.
Bilimsel dayanağı, kişisel tecrübeleri onaylıyorsa anlam ve değer katan sonuç üretebilir.
GERÇEKLER VE HAYALLER
Kısa kesiyorum ve işte size mutsuzluğun 5 formülü…
Kendini aşırı önemsemek: Kendini dünyanın merkezine yerleştirenlerin mutlu olma şansı düşüktür. Dünyanın kendisinin uğrunu döndüğüne inanacak kadar çarpık düşünen birinin insanlarla ilişkisinde dışarıda bırakıldığı her olayda kırılır.
Büyük beklentiler içinde olmak: Gerçekte ne olduğunla olmak istediğin arasındaki makas ne ölçüde açıksa o kadar hayal kırıklığı yaşarsın. İdeallere yakın yaşamanın koruyuculuğu altına girerek gerçekçi bir benlik tanımı yapmalısın. Olmak istediğinden hayli uzakta kalmak mutsuzluğun temellerinden biridir.
Kendini başkalarıyla kıyaslamak: Kendilerini ötekilerin durumuyla mukayese edenlerin genellikle kendilerinde olmayanlara odaklanma sorunu vardır. Sahip olduğu ayrıcalıkları görmeden hep mahrumiyetine dönük hayat sürer.
Geçmişe takılı kalmak: Ben buna, bütün harikaların geçmişte kaldığı sanrısı diyorum. Geçmişin bugüne kıyasla daha iyi olduğu, bir daha öyle iyi olmayacağını düşünmek. İşte insanı mutsuzluğa sürükleyen, derbeder eden bu takıntılı durum bazen kişinin haksızlıklarla dolu bir geçmişin gölgesinde kalmasına yol açar.
Hayatı karmaşıklaştırmak: Hayat öyle yazılı kurallarla işleyip, raylara oturmuş tren gibi ilerleyecek bir yörüngede değil. Hayatı olabildiğince sade yaşamazsan mutlu olman kaçınılmazdır.
Ben insanı mutsuz eden; itirazın tutarlı bir sonuç vermeyeceği bazı maddeler sıraladım.
Söz kişisel tecrübenizle ekleyebilirsiniz. Ancak bu sonucu değiştirmeyecektir.
Basit gibi görünen bu 5 maddeyi tekrar gözden geçirin derim.
Mutlu olmak herkesin elindedir.
Mutlu olmak aslında insanın davranışlarının bir sonucudur.
Son olarak mutluluk, mutsuzluğa tercih etmek veya alternatif değildir.
Mutluluk, bizzat kendisi için iyi olanı seçmektir. Kaderden tercihe geçmektir mutluluk.