Yüzde yüz kesin olan hakikatle yüzleşmek!

Bu yazı, nihai kaderimizi yaşamakta olduğumuzun ağır başlı bir hatırlatmasıdır.

Esrarengiz bir yerlerden içinize bir acı düşer ya bazen.

Nedeni belli değildir ve büyülü bir rüzgar eser ardından, o acıyı alıp gider.

Bu kez yaşadığım, öyle bir şey değil, hiç değildi!

Dün ailemizin büyüğü Ziya abimi toprağa verirken hissettiğim tam olarak başka bir şeydi.

Toprağı attıkça üzerine bir daha çıkamayacağını, bedenen artık aramızla olamayacağını bilerek…

İnsan boğulur gibi oluyor. Acı düğüm düğüm boğazınızdan beyninize ve bedeninize yayılıyor.

Esrarengiz bir yerlerden fırtınalar gelsin, içinizdeki acıyı alsın istiyorsunuz.

Büyülü bir el keder bulutlarını dağıtsın diyorsunuz…

İşte bu olmuyor, hiç olmuyor.

Acı aynı olsa da herkes ayrı ayrı taşıyor içinde.

Sevdiklerinizle geçirdiğiniz bu dünyadaki hatıralarınız ölçüsünde acıya anlam yüklüyorsunuz.

Sonra bırakıp geliyorsunuz kara toprağın bağrına.

İnananlar için ruh asıldır.

Beden, yaratıcıyla arasındaki irtibatı sağlayan geçici emanettir.

Geride kalanlar için sevdiklerinin kaybından duyduğu derin acıyı katlanılır kılan da bu inançtır.

Söz söyleme, yazma, zor zamanlarda kelam etme…

İşte asıl zor olan bu.

Ölümlüler için böyle zamanların ne kadar öğretici, olgunlaştırıcı olduğunu, yakınlarını kaybedenler iyi bilir.

Dünyanın yalan, oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu; Yüzde yüz hakikatin ölüm olduğunu da…

Cenaze defin işlemleri boyunca yaşanan kederlerin acıyı paylaşmaya gelenler için ne çabuk geçtiğini mezarlık dönüşü insanların yüzünde görebiliyorsunuz.

Ancak, aile bireylerinde geçmiyor.

Çünkü gözünüzü açtığınızda ilk tanıdığınız, canınızdan bir parçayı toprağa gömüyorsunuz.

Acınızı gizlemeye çalıştıkça, başka bir insan oluyorsunuz.

Büyükler olgunluk gösterileriyle çocukça anılardan söz ediyor.

Merhumun güzel anlarını olağanüstü hassas sözcüklerle aktarıyorlar.

Hatta sözleri kutsal kitabelerden seçme titizliğiyle gülünç durumlara düşüyorlar.

Niye bunlar?

Yalan dünyada kendimizi kandırmak için Allah’ın verdiği ustalığı kullanma yanılgısı...

Hakikat ise şu: Herkes ölecek!

Bu gerçeği sadece yakınların kaybında, cenaze merasimlerinde değil…

Hayatın her anında hatırlamak gerek.

Dün yaşadığımız gerçek şu; Abimi, canımız yanarcasına toprağa verdik.

Yüzümüze sahte tebessüm yapıştırdık ama sırıttı.

Kederimiz var. Bunu insanca yaşamak gerek.

Allah’tan, abimi cennetine kabul etmesi için dua etmeyi de bütün sevenlerine unutturmamasını isterim.

Bu yazıyı okuyanlar da asla unutmasın.

Bu yazı, nihai kaderimizi yaşamakta olduğumuzun ağır başlı bir hatırlatmasıdır.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.