Kanser tedavisinde 4. yöntem

Doç. Dr. Mir Ali Purbager, günümüzde cerrahiye uygun olmayan tümörlerde girişimsel tedavi yöntemlerine başvurulduğunu söyledi. Doç. Dr. Purbager, “Beyin dışında hemen hemen bütün organlarda hatta kas ve kemiklerde girişimsel tedavi yöntemleri büyük ölçüde uygulanabiliyor. Cerrahinin aksine girişimsel tedavilerde hastayı çok kısa sürede taburcu edebiliyoruz” dedi.

Kanser tedavisinde 4. yöntem

Doç. Dr. Mir Ali Purbager, günümüzde cerrahiye uygun olmayan tümörlerde girişimsel tedavi yöntemlerine başvurulduğunu söyledi. Doç. Dr. Purbager, “Beyin dışında hemen hemen bütün organlarda hatta kas ve kemiklerde girişimsel tedavi yöntemleri büyük ölçüde uygulanabiliyor. Cerrahinin aksine girişimsel tedavilerde hastayı çok kısa sürede taburcu edebiliyoruz” dedi.

İzmir Kent Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Purbager, girişimsel işlemlerin kanser tedavisinde giderek önemli yer bulduğuna dikkat çekti. Girişimsel yöntemlerin, kanser tedavisinde ilaç, ışın ve cerrahi yöntemlerden sonra önemli bir tedavi yöntemi haline geldiğini belirten Doç. Dr. Purbager, şöyle konuştu:

“Kötü huylu tümörlerde tedavi tümörün yerleştiği yere, boyutuna, evresine ve hastanın genel durumuna göre değişiyor ve tedavi için cerrrahi, kemoterapi ve radyoterapi uygulamalarına başvuruluyor. Cerrahi her ne kadar tedavide ilk sırayı alsa da çoğu hastada tümör saptandığında tümörün ana damarlara yapışma veya başka organlara yayılması nedeniyle hastalar ameliyat şansını yitirmiş oluyorlar. Ayrıca karaciğer gibi organlarda tümör çıkarıldıktan sonra kalan karaciğer rezervi de çok önemli. Bu yüzden büyük çaplı tümörleri ameliyat etmek mümkün olmaz. Ayrıca hastada problemli kan tablosu, kalp veya kan hastalığı, organ yetmezliği gibi nedenlerle tümör cerrahisi mümkün olmayabilir.”

Tümöre ameliyatsız müdahale

Bu durumlarda çeşitli girişimsel tedavilerin uygulanabildiğini ifade eden Doç. Dr. Mir Ali Purbager sözlerini şöyle sürdürdü: “Tümör ablasyonu (mikrodalga ve etanol), radyofrekans (tümörü yakma), TAKE (kemoterapik ajanlarla birlikte tümörün damarlarını tıkama), TARE (Radyoaktif maddeleri direkt tümör içine yerleştirme), Kriyoablasyon (tümörü dondurma) girişimsel tedavi yöntemlerindendir. Girişimsel tedavilerin çoğu perkütan (kapalı yöntemler) veya transarteriyel (damar içinden bir kateter ile girilerek) ve lokal anestezi ile yapılmaktadır. Mikrodalga ve radyofrekans ablasyon tedavilerinde genel anestezi uygulanmaktadır. Daha önceleri genelde 3 cm’den küçük tümörlerde etkili olan mikrodalga ablasyonu son zamanlarda geliştirilen çoklu prob sistemi ile büyük çaplı tümörlerde de etkili olmuştur. Aynı tümör içerisine 4 prob yerleştirilerek eş zamanlı yakma işlemi ile yarım saat bir süre zarfında büyük çaplı bir tümöre ablasyon yapma mümkün olmaktadır. Girişimsel işlemler tümörün yerleşim yerine göre ultrason, tomografi veya anjiyografi kılavuzluğunda yapılmaktadır.”

Aynı gün taburcu

Öte yandan Doç. Dr. Purbager, cerrahinin aksine girişimsel tedavilerde hastanın çok kısa sürede taburcu edilebildiğini söyledi. Mükerrer uygulanabilir olmasının, girişimsel tedavilerin bir diğer önemli avantajı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Purbager, “Girişimsel işlemler sadece kötü huylu tümörlerde değil, iyi huylu tümörlere de uygulanabilmektedir. Girişimsel tedavilerde başarı şansı hastalığın evresinin yanı sıra her tümöre uygun yöntemin uygulanması ve girişimsel radyoloğun deneyimine bağlıdır” dedi.

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner144
SIRADAKİ HABER