Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmesine İlişkin Açıklama
Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde tek taraflı olarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmiştir.
İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesi, herhangi bir tarafın Avrupa Konseyi'ne bildirimde
bulunarak sözleşmeyi feshetmesine izin vermektedir.
Bilindiği üzere Türkiye, kadının toplumdaki statüsünü koruma ve kadına yönelik her türlü
şiddetle mücadele etme konusundaki güçlü bağlılığını göstererek İstanbul Sözleşmesi'nin ilk
imzacısı olmuştur. Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan
İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği
normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edilmiştir. Türkiye’nin sözleşmeden
çekilme kararı alması da bu nedene dayanmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi ile ilgili ciddi endişeleri olan tek ülke Türkiye değildir. Avrupa Birliği'nin
6 üyesi (Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya) İstanbul
Sözleşmesi'ni onaylamamıştır. Polonya da eşcinsel grupların toplumsal cinsiyet hakkındaki
fikirlerini tüm topluma empoze etme girişimini gerekçe göstererek sözleşmeden çekilmek için
adımlar atmıştır.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
“kadınları korumaktan taviz verdiği” anlamına gelmemektedir. Türkiye, sözleşmeden çekilse
de aile içi şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tüm kadınların güvenliğini ve
haklarını korumaya devam edeceğini kuvvetli bir şekilde vurgulamakta ve kadına yönelik
şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle hükümetin gündeminin ilk sıralarında olacağının
altını çizmektedir.
Türkiye, bugüne kadar kadın haklarını desteklemek ve iyileştirmek için birçok somut adım
atmıştır ve bu mekanizmalar hala yürürlüktedir. Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadele
için yeni reformları da hayata geçirecektir. Türkiye bundan sonra da tüm kurum ve
kuruluşlarıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak çözüm ve önlemlere odaklanacak, bu
amaçla yürütülmekte olan çalışmaları güçlendirecektir. Bu hukuki mekanizmalar arasında
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın yanı sıra Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve 6284 Sayılı
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yer almaktadır.
Türkiye ayrıca Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW)
taraftır.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin
tasarladığı, desteklediği ve uygulamaya aldığı dönüm noktası niteliğindeki kanun da dahil
olmak üzere, kadına yönelik şiddetle mücadelede katı, etkili ve gerçekçi tedbirlerin
uygulanması üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağı unutulmamalıdır.
Türkiye mart ayının başında açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında da aile içi
şiddet ve kadına yönelik şiddete karşı mevcut önlemlerin etkinliğini artırmak için ilave
adımlar atacaktır.