Tarım ve Orman Bakanlığı himayesinde online düzenlenen Tarım Ormanın Geleceği Zirvesinin üçüncü ayağı, ’Katma değerli Üretim ve Geleceğin Tarım Uygulamaları’ başlığıyla gerçekleşti. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, tarım sektörünün pandemiyi avantaja çevirdiğini belirtti.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, webinarda sözleşmeli tarım, gıda israfının önlenmesi, tarımda Ar-Ge ve inovasyonun önemi ve dijital teknolojinin etkin kullanımıyla ilgili konuştu.
Türkiye’de tarım sektörünün pandemiyi avantaja çevirdiğini söyleyen Uçak, birçok sektörde ihracatta yüzde 30-40 oranında artış yakalandığından bahsetti.
Uçak, "Bizim gibi tarım ürünü üreticisi ve net ihracatçısı olan ülkeler tüm olumsuzluklara rağmen ülkelerini tarım ile ayakta tutmayı başardılar. Bu durumu sürdürülebilir bir tarımsal büyümeye çevirmek ülkelerin yine kendi ellerinde. Katma değerli üretim deyince akla sadece bir ürünün işlenmesiyle elde edilen değer gelmemelidir. Bir ürünün katma değer kazanmasındaki en önemli faktörlerin başında ürüne modern teknolojik gelişmelerin yardımıyla yeni bir sıfat yüklemek geliyor. Paketleme, lojistik, raf ömrünü uzatma, gibi gelişimlerle de ürüne önemli bir değer katılabilir. Ülkemiz tarım ürünleri çeşitliliği bakımından benzersiz bir ülke durumunda. Bir başka büyük şansımız da ülkemizde üretilen birçok ürünün işlenerek değerlendirmeye müsait modern tesislere sahip olmamız" dedi.
Özel sektör, devlet kurumları ve üniversitelere iş birliği çağrısı
Hayrettin Uçak, yılda 10 milyon tonun üzerinde gerçekleşen domates üretiminin önemli bir bölümünün sofralık olarak değerlendirildiğini; salçası, kurutulmuş domatesi, ketçabı, konservesiyle birçok alanda hem tüketildiğini hem de ülkeye döviz kazandırıldığını anlattı.
Hayrettin Uçak, "Domates ihracatımız toplam üretimimizin yüzde 5’ini oluşturuyor. Domatesin işlenerek ikincil ürün elde edilmesi toplam üretimin yüzde 15’inden fazlası ihracata konu oluyor. Ürüne katma değer yüklemenin birçok yolu var. Özel sektör, devlet kurumlarımız, üniversitelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız beraber koordineli bir şekilde hareket edince bir ürüne katma değer yüklemenin yolları da artıyor. Uzak Doğu pazarı son yıllarda başta kiraz, incir gibi ürünler olmak üzere ihracatımız için önemli potansiyel durumuna geldi. Bakanlığımızın yoğun uğraşları ile Çin’e ilk etapta kiraz ihracatının başlaması için teknik engeller kaldırıldı. Hava yolu şirketleri de bu ülkeler için ihracatçılara avantajlı fiyatlar sundu ve Türk kirazı koordineli bir çalışma sonucunda oldukça yüksek fiyatlara Çin’de alıcı bulmaya başladı" şeklinde konuştu.
Sözleşmeli üretim vurgusu: İhracatçı üretimine kadar her aşamasını kontrol etmeli
Raf ömrü daha uzun çeşitler üzerinde çalışmalara başlandığının bilgisini veren Uçak, "Katma değerli üretimi desteklemek için sözleşmeli üretim, gıda kayıplarının azaltılması, tarımda dijital dönüşümün sağlanması gibi birçok politikayı beraber yürütmek de son derece önemli. Bir tarım ürünün tüketiciye kaliteli olarak ulaşması için en önemli zincir şüphesiz üretim halkasıdır. Bu konuda sözleşmeli üretimin de doğru bir modelleme olduğunu düşünüyorum. Öncelikle üreticinin kafası rahat olacak, kime hangi amaçla ürettiğini bilecek, ürününü teslim ettiğinde ne kadar kazanacağını bilecek. İhracatçının da kafası rahat olacak o da o üreticinin kendine özel bir üretim yaptığını bilecek, ilacını kontrollü olarak atacak. Özellikle yoğun olarak meyve sebze üretiminin gerçekleştiği düşünülünce sözleşmeli üretim çok kolay değil ancak faydası görüldükçe yaygınlaşacağına inanıyorum. Tütün sektöründe sözleşmeli üretim modeli çok başarılı bir şekilde uygulanıyor. İhracatçı üretimine kadar her aşamasını kontrol edince kalıntı sorunu da olmuyor, ürünün kıymeti artıyor" diye aktardı.
Üretici bilinçlendirilmeli, Ar-Ge desteği artırılmalı
Uçak, bir diğer önemli konunun da gıda kayıpları olduğunu, birçok üründe hasat sırasında yüzde 30’lara varan kayıplar yaşandığını açıkladı.
Hayrettin Uçak, şöyle devam etti:
"Eğitim çok önemli, üreticilere her ürünün hasadı öncesinde bilinçlendirme yapılması gerekiyor. Farkındalık da son dönemde arttı. İsrafın ve kayıpların önlenmesi için proje çağrıları, kurum ve kuruluşların konuya ilgisi gözle görülür bir şekilde arttı. Bizim de Ege İhracatçı Birlikleri olarak desteklediğimiz projeler, doğrudan yürütmek istediğimiz birtakım projeler var. Bu konuda teknolojiyi yanına almak önemli ama asıl önemli olan az önce dediğim gibi eğitim. Üretimin yoğun olduğu her ilde birer ikişer bu konuda farkındalığı ön plana çıkaran projeler olsa inanın çok etkisi olacaktır. Teknoloji demişken, kurumlarımızın ve firmalarımızın Ar-Ge harcamalarına ağırlık vermesi gerekiyor. Şu anda ülkemizde Ar-Ge yatırımlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 1 dolaylarındayken Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ortalaması yüzde 2, OECD ortalaması ise yüzde 2,7 seviyesinde. Ülkemizde 2023 yılına kadar bu oranı yüzde 1,8’e çıkarmak gibi bir hedef var."