ZİRAAT ODASINDAN ÇİFTÇİLERE UCUZ GÜBRE

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, yöre çiftçileri için getirttiği ucuz gübrelerin dağıtımına başladı. Önceki ay çiftçilere ucuz tohumluk dağıttıklarını belirten ziraat odası başkanı Ali Duman, çiftçilere yardımcı olmak için çalıştıklarını söyledi.

ZİRAAT ODASINDAN ÇİFTÇİLERE UCUZ GÜBRE

ÖZELLİKLE TÜRK KIZLARI BU YAZIYI DİKKATLİ OKUYUN. SİZE MESAJ VAR BURADA !!

Deniz subayı bir kardeşimin araştırması olan bu yazıyı okuduğumda açıkçası bunların hepsi doğru demekten kendimi alamadım.. Öncelikle yorum yapmadan bu yazıyı aynen veriyorum. Ardından kısa bir değerlendirmesini yapacağım..
Yazı aynen şöyle;
Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.
İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başina namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi?
İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır.
Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur.
Sakın bu oyuna düşmeyin. Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir.
Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.
Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!
Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!

Evet. Ben okudum ve gerçekten söyleyecek söz bulamadığım gibi kendime de kızdım. Bizler bunları bildiğimiz halde hala uygulamaya gayret gösteren bir millet olamadığımız için. Yazıda en çok da takdir ettiğim ve güncel hayatta da böyle olduğu için büyük nefretle izlediğim bir olay da yer alıyor. Türk kızlarımızın kendi soyundan olan Türk erkeklerine soğan, çiğ köfte, şalgam suyu yiyip içtiği için taktiği hanzo - kıro gibi iğrenç yakıştırmalardır. Halbu ki; bu şekilde düşünüp acayip giysi ve hareketleriyle etrafa tepeden bakan bu kızlarımıza uzaktan baktığınızda tek göreceğiniz şey; kendi kişiliğini kaybetmiş, geldiği yeri unutmuş, soyunu-geçmişini-tarihini bilmeyen tanımayan, aciz duruma düşmüş kişilikleri görürsünüz. Kendini elit sınıfına koyacak diye insan olmaktan çıkan, fakat çok iyi yaptığını zanneden bu insancıkların, kendi toplumundan kendilerini soyutladıklarından haberi yok olsa gerek..

Son sözüm şu olacak; Büyük düşünür Mevlana'nın sözünü her zaman hatırlayın : Ya olduğun gibi görün, Ya da göründüğün gibi ol ..

Saygılarımla..

Güncelleme Tarihi: 28 Ocak 2009, 08:48

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

banner144
SIRADAKİ HABER