Bursa’nın yetiştirdiği tarihi roman yazarlarından Hasan Erdem, Osmanlı’nın duraklama, gerileme ve yıkılış dönemine ait bir roman yazmadığını, bu dönemlerin kendisini üzdüğü için yakın tarihe dair roman yazmayacağını söyledi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Bursa Edebiyat ve Yazı Akademisi’nin konuğu Bursa’nın yetiştirdiği önemli tarihi roman yazarı Hasan Erdem oldu. Emekli olduktan sonra yazmaya başlayan ve bugün kadar yayınlanan Şar Dağının Kurtları, Balkan Şahini, Argos Kalesi, Otranto 1480, Kızıl Atın Süvarisi, Atilla’nın Kalkanı, Atilla’nın Kargısı ve Atilla’nın Kamçısı adlı kitaplarıyla gençlere tarihi sevdiren isim olan Hasan Erdem, ‘Edebiyat ve Tarih’ konulu bir sunum yaptı.
"Yakın tarih beni üzüyor"
Programda okurlarından gelen soruları da yanıtlayan Hasan Erdem, “Osmanlı’nın duraklama, gerileme ve yıkılış süreçlerini ele alan bir roman neden yazmadığı” şeklindeki soruyu şöyle cevapladı:
“Aşırı milliyetçi duyguları olan bir insanım. Üzüyor beni o konu. Ben kendime bir yol çizmişim. Ben yakın tarih yazmayacağım demişim. Çocukluğumda daha bu kararı verdim. Tarihi roman yazacağım ama asla yakın tarihi yazmayacağım. Benim gönlüm elvermiyor, üzülüyorum. Ben şunu istiyorum. Kitap yazmak, roman yazmak ya da şiir yazmak, hikaye yazmak inanılmaz keyiflidir. Çok keyiflidir, gerçekten bunun bir keyfini alsanız. Kitap okumaktan bile daha keyiflidir. Özellikle de iyi bir cümle kurduğunuzda var ya o cümlenin karşısında 10 dakika oturur keyifle bakarsınız. Kendimi üzmek istemiyorum. Benim tek derdim çocuklarımıza vatan, millet, bayrak, sevgisi aşılamak. Her zaman olduğuna inandığım milli şuurlarını daha da yukarılara çıkarmak.”
“Okuma özürlü ülkeyiz”
Tarihi romanın tarihi gerçekleri saptırmaması gerektiğini, saptırıyorsa onun ancak fantastik bir roman olabileceğini belirten Erdem, bunun için yazacağı bir konuda aylarca araştırma yaptığını ve o bölgeye ait haritaları ise haftalarca incelediğini söyledi. Bir soru üzerine yazdığı Atilla üçlemesine değinen Erdem, “Atilla’nın romanını yazdım, 3 cilttir. Niye 3 cilt yazdım çünkü 800-900 sayfa alacaktı. Tuğla kalındığında bir kitabı kimse alıp okumayacaktı. Maalesef okuma özürlü bir ülkeyiz. Ben üçe böldüm bunu. Atilla’nın Kalkanı, Kargısı, Kamçısı diye bir üçleme yapım. Atilla’nın tahta çıkısından ölümüne kadar geçen 19 yıllık o süreci romanımda işledim. Çok beğenildi Atilla romanım, 2 ayda 3 baskı yaptı. Keyifle yazdım ama yazarken çok zorlandım. Çünkü çok az kaynak var. Mesela Atilla ile ilgili akademisyenlerin yazdığı bir sürü kitap var Türkiye’de. Hepsini aldım, okudum. Bir gördüm ki birbirinin kopyası. Sonra düşündüm tabii ki birbirinin kopyası olacak. Çünkü hepsinin kaynağı Priscus diye Doğu Romalı, görevi katiplik olan elçilik içinde olan birinin anılarından yola çıkılmış. İşte biraz Batı Roma, biraz Doğu Roma’da 3-5 kelime kalmış, çok da kaynak yok. O yüzden hepsi birbirinin benzeri. Ama güzel bir roman oldu. Benim romanımı okuyanlar Avrupa Hun tarihini öğrenmiş olurlar” diye konuştu.