Prematüre (yeni doğan yoğun bakım) hemşiresi Ceren Işık (32), üçüzlere gebe kalıp 27 haftalıkken doğurunca kendini bir anda “prematüre anneleri” arasında buldu. Üçüzlerinden 780 gram doğan Defne’nin 12 haftalıkken suyu boşalıp susuz kesede hayata tutunduğunu belirten Işık, “Bildiğim kadarıyla Defne gibi susuz kesede doğup yaşayan dünyada başka bebek yok. Hem Defne hem de kardeşleri Ece Su ve Tunç yeni doğan hekim ve hemşire arkadaşlarım sayesinde sağlıkla büyüyor, evimize gideceğimiz günü iple çekiyoruz” dedi.
İzmir’de Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prematüre Servisinde görev yapan hemşire Ceren Işık ve özel bir şirkette çalışan Murat Işık (37), iki yıl önce mutlu bir evlilik yaptı. Çift mutluluklarını bir çocukla taçlandırmak isterken, Ceren Işık üçüzlere gebe kaldı. Bir sağlıkçı olarak bu dönemi en iyi şekilde geçirmeye çalışan anne adayı Işık, aceleci davranan üçüzleri sayesinde korkulu zamanlar da geçirdi. Gebeliğinin 12. haftasında suyunun gelmesi üzerine soluğu doktorda alan Işık, bebeklerinden birinin kesesinde su kalmadığını öğrendi, bu bebeğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı. Işık, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Salim Şehirali’ye başvurdu, onun tedavi ve gözetiminde gebelik dönemini geçirmeye başladı. Ancak üçüzler erkenci çıktı, hamileliğinin 27. haftasında, geçtiğimiz 17 Eylül’de Kent Hastanesinde üçüzlerini doğurmak zorunda kaldı. Işık çifti, hiç su bulunmayan kesede büyüyen kızlarına Defne, diğer kızlarına Ece Su, oğullarına da Tunç adını koyarken, üçüzler ’Yeni Doğan Yoğun Bakım Servisi’nde kuvöze koyuldu. Anne Işık, kuvözde geçen iki ayın sonunda 780 gram doğan Defne’nin iki ayın sonunda 1500, 960 gram doğan Ece Su’nun 1860, 1100 gram doğan Tunç’un 1980 gram ağırlığa ulaştığını, Defne’nin solunum cihazından da çıkarıldığını söyledi.
"Defne’nin suyu tamamen bitmişti"
Eşi Murat Işık ile birlikte iki ayın sonunda ilk kez üçüzlerini kucakladıklarını belirten anne Işık duygularını şöyle dile getirdi: “Üçüz bebeklerim olacağını öğrendiğimde biraz tedirginlik yaşadım. Erken doğacaklarını biliyordum ama bu kadar erken doğacaklarını tahmin etmiyordum. 27. haftada doğum yaptım. Üçüz olduklarını bilmek benim için elbette ayrı bir mutluluktu ama 12. haftada suyum geldi. Bebeklerim ayrı ayrı keselerdeydi ve Defne için zorlu süreç başladı. Defne’nin suyu tamamen bitmişti. 27. haftaya kadar bizim için endişeli bir süreç oldu. ‘Suyu artacak mı’, ‘yaşayacak mı’ diye endişelendik ama çok şükür Defne 780 gram, Ece Su 960 gram, Tunç ise 1100 gram doğdu. Sonra üçü de solunum desteğine bağlandı."
"Böyle bir vak’a dünyada yok"
Doktorların Defne’nin yaşayacağına dair ümidi olmadığını belirten anne Işık, "Defne’yi her an kaybedebileceğimizi söylemişlerdi ama ben bebeklerimle hep iletişim kurdum. Onları sevdiğimi söyledim. Normalde bebeklerin suyu azalabiliyor. Azalması riskli bir durum ama suyun tamamen bitmesi çok daha riskli bir durum. Bebeklerin organlarının gelişimi için bu su çok önemli. Aynı zamanda uzuvlarının hareket etmesi için de su gerekiyor. Defne’nin iç organlarında da sıkıntılar olabilirdi ama çok şükür şu anda hiçbir problemimiz yok. Meslek hayatımda suyu azalan bebeklerle karşılaştım ama bu kadar kötü durumda değillerdi. Su azaldığında artırmak için çeşitli yöntemler olabiliyor ama ben daha önce rahim iltihabı geçirdiğim için dıştan bir müdahaleyi vücudum kabul etmiyordu. Bu yüzden suyu artırmaya yönelik dışarıdan bir müdahalede bulunulamadı. Suyun az olmasıyla hiç olmaması arasında büyük bir fark var. Benim araştırmalarım ve doktorların söylediği kadarıyla da böyle bir vak’a dünyada yok" diye konuştu.
Meslektaşlarına emanet etti
5 yıldır prematüre hemşiresi olduğunu kaydeden anne Işık, duygularını şu sözlerle dile getirdi: "İleride benim de prematüre bebeklere sahip olabileceğim aklıma gelmezdi ama üçüzlerim prematüre doğdu. Onları meslektaşlarıma ve doktorlara güvenle emanet ettim. Prematüre hemşiresi olarak süreçleri bilmek kaygı düzeyini tabii ki artıyor ama Kent Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Sorumlusu Uzm. Dr. Cengiz Öztürk ve başta sorumlu hemşire Havva Gökduman olmak üzere tüm meslektaşlarımın katkısı çok büyük. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bebeklerimin, onların ellerinde olduğunu bilmek beni çok rahatlattı. Çünkü her buraya geldiğimizde iyiler mi diye onların gözünün içine bakıyoruz. Bizim için zor bir süreç ama onlara emanet olduklarını bilmek bizi rahatlatıyor. Prematüre yoğun bakımda çok ilerledik. Doktor ve hemşire arkadaşlarımızın sevgi, sabır, özveri ve şefkatle çocuklarınıza baktıklarına inanın. Annelik içgüdülerinize de inanın ve güvenin. Bebeklerinizi sevgiyle kucaklayın.”
"Çok ender bir vak’a"
Öte yandan Kent Hastanesinde üçüzlerin doğumunu gerçekleştiren Op. Dr. Salim Şehirali, Defne’nin hiç su kalmamış kese içinde yaşama asıldığı belirterek, “Ben Ceren Hanımı takibe gebeliğinin 14. haftasında başladım. Su kesesinde ciddi sıvı kaybı vardı. 6 ml. su yok demektir. Böyle vak’alar dünyada çok ender görülür. Defne böyle bir vak’a. Gebeliği mümkün olan tedavileri uygulayarak ve takip ederek sürdürmeye çalışmıştık ama doğası gereği çoğul gebeliklerde erken doğum riski yüksektir, öyle de oldu. Erken ve düşük kilolu doğdular; ancak şu anda kuvözde tedavi ve bakımları sürüyor, sağlık durumları gayet iyi" dedi.