Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, Bursa’da da korona virüs ile gece gündüz mücadele eden sağlık çalışanlarının fedakarlıkları, kurallara uymayanlara ders niteliği taşıyor. Çalıştığı hastanenin pandemi bölümünde 50 gündür görev yaptığı için evine giremeyip otelde kalan hemşire Murat Sezgin, ailesiyle evinin terasında görüşüyor. Murat hemşire kendisini zorlayan tek şeyin ailesine sarılamamak olduğunu söyledi.
Türkiye korona virüs (Covid-19) salgını ile mücadelede tüm dünyaya örnek olurken, en ön saflarında yer alan sağlık çalışanlarının gece gündüz gösterdiği özveri ise dikkatlerden kaçmıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan uyarılara aldırış etmeyen vatandaşlar elini kolunu sallaya sallaya sokaklarda gezerken, ailelerinden, sevdiklerinden uzak kalan sağlık çalışanları ise büyük üzüntü yaşıyor. Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Osmangazi Ek Hizmet Binası Covid-19 servisinde görev alan hemşire Murat Sezgin (40), gönüllü olarak görev aldığı pandemi bölümünde 50 gündür aralıksız olarak çalışıyor. Evli ve 2 çocuk babası olan Sezgin, devletin tahsis ettiği otelde diğer sağlık çalışanlarıyla birlikte kalıyor. Ailesinden uzak kalan Sezgin, virüs riski sebebiyle evine giremediği için sevdikleriyle sadece evinin terasında görüşebiliyor.
Bursa’daki başka bir kamu hastanesinden 10 yıldır hemşire olarak çalıştığını belirten Sezgin, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı (İHA) mikrofonlarına anlattı. Sezgin, “Kamu hastanesinde hemşire olarak 10 yıldır çalışmaktayım. Korona virüs ile tanıştığımızda gönüllü olarak 1,5 aydır Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Osmangazi Ek Hizmet Binası Covid-19 servisinde çalışmaktayım. Bu sürecin başlangıcında ailemiz zarar görmesin diye, devletin imkan sunduğu otelde kalıyorum. Her günüm bu otel ile hastane arasında geçiyor. Çocuklarıma ve eşime yaklaşık 50 gündür sarılamıyorum. 5 günde bir 10 dakika onları sosyal mesafemizi koruyarak görebiliyorum. Evin terasında bana yer ayarlamışlar. Onlara dokunamıyorum. Uzun süredir onlara sarılamıyorum. Beni en çok etkileyen bundan başka bir şey değildir” dedi.
Kendilerini en mutlu edenin taburcu olan hastalar olduğunu belirten Sezgin, “Otelden çıktıktan sonra hastaneye gidip diğer arkadaşlardan nöbeti devralıyorum. Daha sonra yine otele gelip çalışacağımız güne kadar dinlenip diğer sağlıkçı arkadaşlarla zaman geçiriyoruz. 50 güne yakın böyle devam ediyor. Başka bir kamu hastanesinde görevliydim. Bize gönüllü olarak salgın servisinde çalışır mısınız diye talep geldi. Daha önce ailemle konuştuğum için hiç düşünmeden kabul ettim. Hatta ilk değişim tarihim geldi. Ayın 10’unda buradan ayrılmalıydım. Ama ben devam etmek ve hastalarla kalmak istediğimi söyledim. Haziran ayının sonuna kadar da görev alacağım” diye konuştu.
Bu dönemde en çok zorlananların çocuklar olduğunu belirten Sezgin’in kelimeler boğazına düğümlendi. Sezgin, “Çünkü onlar farkına varamayabiliyor. Eşim en çok desteği veren oldu. Eşimin desteği benim için en büyük motive oldu. Gerçekten de millet olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Hastanelerimiz ve malzemelerimizin iyi olduğunu vatandaşlarımız bilsin. Ancak bunlardan daha önemlisi, milletçe birbirimize destek olmalıyız. İyileşen her hasta bize motive olarak geri dönmüştür. Milletimizin çoğu bizimle birlikte hareket etmeye, sosyal mesafeye uymaya ve maske kullanmaya özen gösteriyor. Tabi ki kurallara uymayanlar da oldu. Elimizden geldiğince birlikte ve beraberlik içerisinde olarak bu salgını bir an önce yenelim” dedi.
Ailesiyle görüşmek için evin yolunu tutan Sezgin’i kapıda kızları ve eşi karşıladı. Eşi Sevgül (39), kızları Başak (14) ve Ekin (8) babalarını gördüklerinde mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Bir an önce babalarına sarılmak isteyen kızları, onun her zaman yanında olduklarını bilmesini istedi. En kısa zamanda bu salgından kurtulacaklarını belirten eşi Sevgül ise, kendisiyle gurur duyduklarını ve görevini tamamlayıp eve dönmesini sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.