Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İmam Hatiplilik şuurunun yeniden tanımlanıp altının doldurulmasına acil ihtiyaç olduğunu belirterek, "Eğer bir inancı, meseleyi, davayı doğru olarak nesle tanıtmaz isek, o nesli ve değerleri birileri istismar edecektir. Hatta yakın zamanda 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi vatanına, milletine karşı kullanacaktır. O zaman gözümüzün nuru, istikbalimiz ve hayallerimiz ihanet sarmalına kurban gidecektir. Eğer yeni neslin hissiyatına ve dünyasına dokunamazsak yarın başka felaketler yaşamamayı garanti edemeyiz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İmam Hatipliler Derneği (ÖNDER) 14. İmam Hatipliler Kurultayına katıldı. Çeşme’de bir otelde düzenlenen kurultayda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İmam Hatip nesline hizmet etmek ve onları geleceğe en iyi şekilde hazırlamak amacıyla kurulan ve çalışan ÖNDER’in, icra ettiği bu kurultayın çok büyük bir önem ve mana taşıdığını söyledi.
"İmam Hatip tarihi bütün boyutlarıyla yazılmalı"
İmam Hatipler’in Anadolu’nun saf, temiz geleneğinin, düşüncesinin yansıması olduğunu, kuruluşundan günümüze bu okulların tarihinin bütün boyutlarıyla ve titizlikle yazılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Erbaş, "İmam Hatiplerin geçmişine doğru bir yolculuk yaptığımızda; içimizi sızlatan hüzünleri, imrendiğimiz heyecanları, engellemeleri, olağanüstü gayretleri ve azmi aynı anda yaşarız. Etrafında yapılan tartışmalara baktığımızda, Türkiye’nin dönemsel paradigmalarını, kendini arayışını, savrulmalarını, sağlam köklerini, eğitime bakışındaki krizleri, din tasavvurundaki inişli-çıkışlı serüveni görürüz. İmam Hatiplere gönül verenlerin nasıl bir nesil için çalıştıklarını, aziz milletimizin İmam Hatiplere teveccühünün sebeplerini iyi anlamak ve o ideali hep canlı tutmak zorundayız. Çünkü bu okullar; hayatın ve varoluşun gayesini idrak eden, kendine, topluma, çevreye ve Rabbi’ne karşı sorumluluklarının farkında olan, bütün insanlığın huzur ve güvenini isteyen bir nesil hedefinin neticesidir. Tarihini bilen, yaşadığı zamanın künhüne varan, gelecek tasavvuru yapabilen ve geleceğe umutla bakan; büyük idealleri olan ama bu ideallerin peşinde koşarken başkalarının haklarını, zarafeti ve saygıyı asla ihmal etmeyen bir nesil hayalinin ürünüdür" diye konuştu.
"İmam Hatipliler ötekileştirmelere, psikolojik baskılara maruz kaldı"
İmam Hatiplilerin devlete ve millete hizmet etmekten hiçbir zaman geri durmadığını belirten Prof. Dr. Erbaş, "Ben de üç kardeşi ve dört çocuğu ile birlikte, İmam Hatipliler neslinin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum. Bu gururla huzurunuzdayım. Çünkü İmam Hatipliler nesli, var olduğu günden beri, milletten aldığı güçle vatanına milletine, devletine hizmette hiçbir fedakarlıktan geri durmamıştır. Bilirsiniz benim neslimin İmam Hatiplileri de bu ülkede birçok zorluklar yaşadı. Ötekileştirme politikalarına, psikolojik baskılara maruz kaldı. Haklarından mahrum bırakıldı. Medeni cesareti kırılmak istendi. Kendini ispat etmek için daha çok çalışmak zorunda kaldı. Darbeler, muhtıralar, ihanetler nedeniyle ülkemizin zor zamanları, İmam Hatip nesli için daha zor geçti. Ama onlar en zor zamanlarında bile vatanına, milletine, devletine ve değerlerine hizmetten geri durmadı" ifadelerini kullandı.
"Eğer tanıtmazsak bu nesli başkaları istismar edecektir"
Fiziki, teknik, araç-gereç ve kadro sorunlarının ötesinde İmam Hatiplilik şuurunun yeniden tanımlanıp altının doldurulmasına acil ihtiyaç olduğunu belirten Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş, "Her şeyin çok hızlı değiştiği bir zamanda, adeta bir hız çağında yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. 1950’lerin nesli, 60-70’lerin nesli; 80’lerden 90’lardan geçelim, 2000’lerin nesli, son birkaç yılın nesline göre ’eski’ kalıyor. Nesiller birbirlerini çok hızlı eskitip aşıyor. Yeni nesli anlamak, tanımak zorundayız. Aileden başlayan ahlak eğitimi, sorumluluk ve sorumluluk şuuru, kitap sevgisi, sağlıklı arkadaş ve dost çevresi gibi alanları yeniden tahkim etmek zorundayız. Hayat boşluk kabul etmez. Bizim dokunamadığımız nesillerin kalbi başkaları tarafından doldurulacak ama bu bazen felaketlere sebep olacaktır. Dahası eğer bir inancı, meseleyi, davayı doğru olarak nesle tanıtmaz isek, o nesli ve değerleri birileri istismar edecektir. Hatta yakın zamanda 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi -Allah korusun- vatanına, milletine karşı kullanacaktır. O zaman gözümüzün nuru, istikbalimiz ve hayallerimiz ihanet sarmalına kurban gidecektir. Eğer yeni neslin hissiyatına ve dünyasına dokunamazsak yarın başka felaketler yaşamamayı garanti edemeyiz" diye konuştu.
"Kıyafeti, düşüncesi ne olursa olsun hiçbirini ihmal edemeyiz"
Bugünkü neslin sorumluluğunu taşıdıklarını belirten Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biliyoruz ki bir nesil yetiştirmek, en çok emek, özveri, zaman isteyen bir iştir. Kendimizi yeni nesle mürebbi kılmak zorundayız. İmam Hatip nesline gönül verenlerin ideali ile bugün bulunduğumuz noktayı ciddi şekilde muhasebe etmek durumundayız. Bu ülkenin bütün gençleri bizimdir. Kıyafeti, düşüncesi, hayat tarzı ne olursa olsun tek bir gencimizi dahi ihmal edemeyiz. Bütün gençlerimiz bizim için aynı derecede değerli ve önemlidir. Çalışmalarımızı, planlarımızı bütün bir nesli kuşatacak şekilde genişletmek durumundayız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak; İmam Hatiplerimiz ve ilahiyat fakültelerimizle yaptığımız işbirliğini ve ortak çalışmaları güçlendirerek devam ettireceğiz. Kur’an kurslarımız, Gençlik Merkezlerimiz, KYK çalışmalarımız, sosyal ve kültürel din hizmeti faaliyetlerimizle bütün gençlerimize ulaşmanın ve onlarla tanışmanın gayreti içinde olacağız. Başkanlığımız; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, inancı sağlam, vatanına, milletine, ezanına, bayrağına bağlı, cesur, özgüveni yüksek ve güzel ahlak sahibi nesiller yetiştirme gayretinin hep destekçisi olacaktır."