İzmir Üniversiteleri Platformu’nun düzenlediği Teknoloji Girişimleri Çevrim İçi Zirvesi’nde konuşan girişimci Ufuk Batum, Türkiye’nin pandemide doğru hamleler yaparak doğru üretim modellerine yöneldiğini söyledi. Teknolojiyi amaç olarak değil araç olarak kullanmak gerektiğini belirten Batum, ilk kez Japon hükümeti tarafından kullanılan ‘Toplum 5.0’ anlayışında olduğu gibi teknolojik gücü doğru yöneten akıllı bir toplum modelinin benimsenmesi gerektiğini ifade etti.
Dönem başkanlığını Yaşar Üniversitesi’nin üstlendiği İzmir Üniversiteleri Platformu tarafından düzenlenen Teknoloji Girişimleri Çevrim İçi Zirvesi’nde İzmir’den çıkmış teknoloji girişimleri değerlendirilirken, bu girişimlere hayat veren kurucuların deneyimleri de paylaşıldı. Etkinliğin açılışında Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Bakırçay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Berktaş, Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pınar Süral Özer ile Kavram Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Derman Küçükaltan konuşmalarıyla destek verdi.
"Kriz dönemleri fırsata çevrilebilir"
Küresel salgın sürecinde pek çok sektörün aksine teknoloji şirketlerinin çalışmalarının ivmelendiğine ve işe alım süreçlerinin hızlandığına dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, “Uzmanlar, bu dönemde girişimcilerin ümitsizliğe kapılmamaları ve kriz dönemini fırsata çevirmeleri adına güncel gelişmeleri takip etmelerini öneriyor. Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği bu ekonomik süreçte stratejik çözüm arayışında olmazsa olmaz hususlardan en önemlisi girişimcilik ve inovasyon yönetimidir. Üniversite olarak girişimcilik, yenilikçilik, araştırma-geliştirme konularının stratejik planımızda yer aldığını vurgulamak isterim. Teknolojideki gelişmeler ve dönüşüm, eğitim sistemimizde inovasyon odaklı, sistem düşüncesine dayalı yeni bir yaklaşımı zorunlu kılıyor” dedi.
"Yabancı sermaye gelmeye devam edecek"
Zirvede ana konuşmacı olarak yer alan, yaklaşık 3 bin 700 teknoloji şirketinin mentorluğunu üstlenmiş ve 15 yılı ABD, Fransa, İtalya olmak üzere 33 yıl boyunca farklı şirket ve sektörlerde CEO gibi üst düzey yöneticilik yapmış olan Ufuk Batum, ‘Türkiye’de Yatırım İklimi ve Girişimcilik Ekosistemi’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye ve çevre ülkelerde 14 teknoparkın kurucusu, yöneticisi ve danışmanı olarak görev yapan Batum, pandeminin katma değeri yüksek malların çok daha az kaynakla çok daha hızlı bir şekilde üretilmesi gerektiğini gösterdiğini söyledi. Batum, “Türkiye, 2001 yılından bu yana 200 milyar doları aşan bir miktarda doğrudan yatırımı çeken bir ülke. Son 4-5 yılda bu çekim yavaşlasa da ülkemiz yabancı sermayeyi çekmeye devam edecektir. Bir yandan da pandeminin oluşturduğu ve özellikle start-up firmalarını hızlandıran bazı avantajlar mevcut. Örneğin, ABD Başkanı solunum cihazı olarak bilinen ventilatör üretimi için büyük otomotiv firmalarına görev verdi ancak yeterli miktarda üretime geçemediler. Türkiye’de ise ventilatör üretimi için birkaç büyük şirket ile start-up şirket bir araya gelerek hızlı bir şekilde üretime başladı. Biz, üretimi kavramış ve bu konuda iştahı yüksek bir ülkeyiz. İnsan kaynağımız da çok yüksek. Artık dünyayı tanıyan bir girişimci sınıf mevcut. Türkiye’nin geleneksel sektörleri de bu dönemde daha kurumsal bir bakış açısına sahip olup, teknolojilerini yenileyip piyasalarını büyütebilirler. Rusya’ya ambargolardan dolayı yatırım gitmiyor. Orta Asya Cumhuriyetleri’nde ve Latin Amerika ülkelerinde iç sorunlar mevcut. Dolayısıyla Türkiye’nin şansı yüksek. Özellikle kriz dönemlerinde sıra dışı yaklaşımları benimsemek gerekir. Ancak unutulmamalıdır ki teknolojik ilerlemeler bir finansal yaklaşımdır. Toplum 5.0 anlayışında olduğu gibi bilgi, beceri ve yeteneğe büyük önem verilmeli” ifadelerini kullandı.
"Türkiye’nin bu çeşitlilikle şansı yüksek"
Türkiye’deki inşaat, turizm, havacılık, lojistik sağlık hizmetleri, savunma, mobil ve yazılım gibi alanlardaki kapasitenin çeşitliliğine ve bunların meydana getirdiği avantajlara dikkat çeken Ufuk Batum, “Uzun yıllardır enerji konusunda dışa bağımlı olan ülkemiz için Karadeniz ve Akdeniz’deki gelişmeler umut verici. Böylece dış ticaret açığı kendiliğinden dengelenecek. Ancak Türkiye’nin gerçek şansı, geç sanayileşmiş olsa da farklı sektörlerde büyük bir çeşitlilik göstermesi. Yani riskini bölmüş durumda. Örneğin havacılık sektöründeki konumu çok kıymetli. Pandemi dönemi bize gösterdi ki İstanbul Havalimanı ve THY’nin gücüyle İstanbul, 5-6 yıl içinde dünyanın en büyük habı haline gelecek. Bizim yaklaşık 19 milyon ilk, orta ve lise, 8 milyon da üniversite öğrencimiz mevcut. Bu rakama öğretmenler ve yöneticiler de eklenince yaklaşık 30 milyonluk bir pazar mevcut. Eğitim teknolojilerini geliştirmek için harekete geçmeliyiz. Türkiye’nin satın aldığı gemilerde sondaj çalışmaları devam ediyor ancak bunların simülasyon hizmetleri için de derhal bu sektörün desteklenmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm de yeni bir iş modeli. İnsani alt yapıları ve kent estetiğini de koruyarak bu dönüşümü toplum lehine çok faydalı bir hale getirebiliriz. Sağlık hizmetleri ve biyoteknoloji alanlarında da büyük bir potansiyel söz konusu” diye konuştu.
Türkiye’de rakamlarla teknopark faaliyetleri
71 bin aktif teknopark bulunuyor. Bunlara bağlı 6 bin teknoloji şirketi ve 61 bin nitelikli çalışan mevcut. 37 bin tamamlanmış ve 10 bin devam eden toplamda 47 bini aşan AR-GE veya yazılım projesi bulunuyor. İhracat hacmi ise 4 milyar dolar seviyesinde.