DURUM BU
Yıllarca çalışıyorsun ülkende, ülkenin farklı yerlerinde belki de. Hem de öyle böyle değil, suyunu çıkartıyorlar çalışırken. Bir yandan zorluklar içinde çocuğunu büyütüyorsun. Emekli olunca çocuğunla aynı şehirde bile yaşatılmayan şartlar içine düşürülüyorsun. Yeter ki sağlık olsun diyerek avunmaya dönüşüyor düşünceler. Geriye kalan posanla doğduğun şehire, köyüne, mahallene dönmek istiyorsun, hiç değilse geçinebilmek üzere diye. Bakıyorsun o güzel, bol yeşillikli mahalle de yok olmuş, beton yığını her yeri ve senin eğitim, öğrenim gördüğün kalitenin çok altında insan yığını sarmış ortalığı. Sohbet dahi edemiyorsun. Başkalaşmış.. Dünyalar, algılamalar farklı.. Elli yıl geriye gitmiş Ankara, doğduğum, çocukluk ve öğrenim gördüğüm şehrim. Köhne, binaları eskimiş, yenileşmeden bi haber..
Paylaşacakların, benzerliklerin, faydalı farklılıkların dahi yok. Şehrin merkezinde oturma şansın da yok. O eski, sevimsiz binalar bile öylesine pahalı ki; çok çalışıp posan kaldı ya, şehrin kenarlarına git der gibi iteleniyorsun karnı aç zavallı köpeklerin yanına, onlarla aynı kaderi paylaşmaya başlamak üzere.. Yol yok, hastane yok.. Ya da çok uzaklarda. Hastaneye yetişemeden ölürsün yollarda.. Yolun sonuna bakın, kaygısızca dolaşmak isterdim emekliliğimde ülkemde. Odadan odaya sadece gezmeye gider oldum, evin içinde. Bir de öyle görünüyor ki; bundan sonra tane ile yalnızca birkaç ihtiyaç alabilmek için gidebileceğiz artık markete.
"Elinka" Emel Güneş