YAKLAŞIK dört yılda, fazlaca gayretle, ayak bileğimi iyileştirmeye çalıştım. Çok zor kaynadı bedenime. Bilek kalınlığını da önemsemiyorum. Kemiklerim, metaller kaynamayabilirdi de. Bu riski de atlattım. Ve kan pıhtı.. Bir zamanlar, okulda iğneden kaçan, mahallenin esnafları tarafından yakalanıp tekrar okula teslim edilirken ben, böyle bir zaman gelmişti de hastaneden çıkmadan önce, hemşireden iğne vurulmasını öğrenmiştim. Ve devamında evde günlerce iğne saplamıştım kendime. Obezite durumunun da gelişmemesi için sabırla en zor kısmını aşabilmiştim. Çift kol değneklerini kullanmaya başladığımda doktor bana, "yine düşebilirsiniz, bu dönemde kırık hastaları, düşüp tekrar kırılarak geliyorlar", demişti ki; tam da birkaç gün sonrası, kol değneklerimle dışarıya çıkarken, apartmanın ağır dış kapısını açıp kapatmaya çalışırken, kol değneklerimden biri kapının kanca şeklindeki demirlerine takılmıştı. Demirlerin arasına birden çarpan elimin kenarı ve serçe parmağım kırılmış, aynı zamanda çatlamıştı. Şaka gibiydi. Parmağım bükülmüyordu. İki ay parmağıma Atel takıldı. Ağrılar.. Ağrılar.. Sanki ayak bileğimdeki kırıklar yetmiyordu da elimdeki kırıklarla ağrılar birbirine denge yaratmaya çalışıyordu. Hani, ayağında var, elinde de olsun tam olsun, der gibi. Aralarında da ben kaynıyordum. Hele dişlerin de döküldü, süpersin şimdi.. Bu arada milyonda bir miş olabilen, çift köklü ön dış de çekildi ya gümbür gümbür, ALLAAH.. Pek gadın oldun VALLAH. Vay ağrılar da ağrılar.. Öylesi arka arkaya gelen olaylar.. 2015 Ocak, İstanbul'u da ilave edersem, aynı bacağımdan toplamda beş yıldır yürüyebilme mücadelesi veriyorum. Acaba EMEKLİ mi olmuştum ben, hangi yıllarda ne olmuştum da nerelere savrulmuştum? Metal yığını gibiyim. Ayak bileğim daha tam bükülmüyor. Olsun. Yorgunum ama elbette buna da şükür. Ağrılarım biraz hafifledi en nihayet. Aslında insanlar beni gülerken ya da gülümserken görseler de, hep kıyametler koptu içimde. İlk iki şiir kitabımı da yürüyemediğim ve destekle yürüyebildiğim bu dönemlerimde yazdım. Çok parçalı kırıkla YARALI KURTULMANIN ve KURTULDUKTAN SONRAKİ AŞAMALARININ ÇOK ZOR OLDUĞUNU YAŞAYARAK ÖĞRENDİM. Yürümeye çalışırken ve oturduğum yerden ayağa kalkarken sanki onlarca ağırlık beni yere çekiyor. Bunu yapabilmek için bile halen çok güç harcıyorum. Kazalar, çok yönlü sorumsuzluktan dolayı bitmiyor, bitemiyor. Bİ BİTEYDİ. ARAÇLARINIZI KULLANIRKEN de sadece dikkatli olmanız yetmiyor. Çok dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Tek taraflı dikkat de yeterli değil. Bir anlık dalgınlık dahi, dünyaları karartıyor. Bunları, maalesef nereden geleceğini bilemeden ansızın yaşayarak öğreniyoruz. Sokaklarda CAM, FAYANS gibi parlayan kaygan kaldırımlarla karşılaşabiliyoruz. Ve CAM KIRIKLARI, ÇİVİLER, ETRAFA ATILMIŞ ÇÖPLER, basit malzemelerden yapılmış ve bakımsız, üstelik KIRIK MERDİVENLER GÖRDÜĞÜNÜZDE sadece engelleri aşıp geçmeyin, kendinizi de sorgulayın lütfen. Ülkemizin vatandaşı olarak da üzerimize düşen görevler açısından biraz çaba harcamak gerekiyor. Dışarıda, farkındaysanız insanlar genelde başı önde yürüyor. Çünkü, tedbir alınsa da, çoğunlukla köklü çözümler olmayınca insan en hassas, en ufak detaylardan yine hırpalanabiliyor, büyük zararlar görebiliyor. Bazen de olacağı varmış derler. İyi de, keşke malzeme bozuk olmasaydı da olacağı olsaydı. Kendi tedbirlerinizi almanıza rağmen, kaldırımlarda ansızın karşılaşılan yağ, yemek kalıntıları, büyüklü küçüklü çukurlar ve pek çok nedenin iç yüzünde aslında İNSAN İNSANA ZARAR VERİYOR, SORUMSUZLUKTAN. Vatandaş acaba ne kadar duyarlı ve bilinçli?! Bazı durumlarda ve olaylar karşısında da insanlar, sorumlu ve bilinçli olmalarına rağmen, bitmek bilmeyen sorunlarla karşılaşmaktan artık bıkkınlıkla ve yorgunlukla, bunları es geçebiliyor, görmezden gelebiliyor ve duyarsız olabiliyorlar. Bütün hepsi de, insanın geleceğini etkileyen önemli faktörler. Ve yine İNSAN, YETİŞTİRDİĞİ CANLILARLA, bazen ürettikleriyle, yaptıklarıyla yine İNSANA ve DOĞAYA ZARAR VEREBİLİYOR. Zaten yaşam ağır mücadele. Bir de durduk yerden, başkalarının yaptığı yanlışlar, hatalar yüzünden ağır sorunlar yaşanabiliyor. Olanlar oldu da, zorlardan geçtik milletçe. Artık bundan sonrasında umudum, ancak iyi evlatlar ve bilinçli gençlik yetiştirilmesinde.
"Elinka" Emel Güneş 24 Temmuz 2020