Avrupa Konseyi üyesi 27 ülke, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme açıklamasına ilişkin ortak açıklama yayınladı. Ortak açıklamada“Türkiye'de kadın haklarının korunmasını tehlikeye atan, Avrupa ve ötesindeki tüm kadın ve erkeklere rahatsız edici bir mesaj veren bu kararı anlamak zor” ifadelerine yer verildi.
SUAT SALGIN (AYVALIK)
Aynı açıklamada Türkiye'nin Sözleşmeden çekilmesinin, ortak kurallara dayalı çok taraflı düzen açısından da hayal kırıklığı yaratan bir mesaj oluşturduğu belirtilirken, İstanbul Sözleşmesi’nin tüm diğer insan hakları sözleşmeleri gibi insan haklarını garanti altına aldığı ve ulusal tedbirlerin bunu tek başına başaramayacağının altı çizildi.
EŞİK Platformu; Avrupa Konseyi’ne, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişiminin iç hukuka aykırı olduğunu belirterek, yapılan bildiriminin yasallığını ve uluslararası hukuk açısından etkilerini incelemesi için çağrıda bulunmasının ardından, Türkiye’nin bu kararına karşı tüm dünyadan tepkiler yağmış ve Birleşmiş Milletler’den eleştiriler geldi. ABD ve birçok Avrupa ülkesi kararı kınayan açıklamalar yapılmıştı.
Son olarak, Avrupa Konseyi üyesi 27 ülke, 31 Mart 2021 günü Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını kınayan ortak bir açıklama yayınladı.
Avusturya, Belçika, Hırvatistan, Kıbrıs, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Malta, Monako, Karadağ, Hollanda, Kuzey Makedonya, Norveç, Portekiz, Sırbistan, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık ve Finlandiya’dan yapılan ortak açıklamada, “Avrupa'da her yıl 3.000'den fazla kadın partnerleri veya aile üyeleri tarafından öldürülüyor ve çok daha fazlası da yaralanıyor veya taciz ediliyor. İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesinin yanı sıra mağdurların korunması ve faillerin adalet karşısına çıkarılmasını sağlamak için en geniş kapsamlı yasal araçtır. İstanbul Sözleşmesi kadınların, çocukların, ailelerin ve tüm toplumların yaşamları üzerinde belgelenmiş olumlu bir etkiye sahip olmuştur. Diğer faydaların yanı sıra, Sözleşmenin uygulanması, mevzuatı, destek hizmetlerini, profesyonellerin eğitilmesini ve bilinçlendirmeyi iyileştirmiştir. Tüm Avrupa Konseyi üye Devletlerini, Sözleşmeyi onaylamaya; sözleşmenin standartlarından ve GREVIO tarafından sunulan özel öneriler, incelemeler ve destekten yararlanmaya çağırıyoruz”denildi.
“SÖZLEŞMENİN FESHİ, DÜNYA KADINLARININ BM KADININ STATÜSÜ KOMİSYONU'NDA TOPLANDIĞI SIRADA GERÇEKLEŞTİ”
Ortak açıklamada, “Türkiye Cumhurbaşkanının İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararından dolayı derin üzüntü duyuyoruz. Bu kararın, Türkiye'de kadın haklarının korunmasını tehlikeye attığı ve Avrupa ve ötesindeki tüm kadın ve erkeklere rahatsız edici bir mesaj ilettiği için kararın anlaşılması zor. Sözleşme'nin onuncu yıldönümünün arifesinde ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin tüm dünyada önemli ölçüde arttığı bir salgın zamanında, kadınları ve kız çocuklarını şiddetten korumaya yönelik bu önemli yasal araç, sözleşmeye adını veren ilk imzacı ülke tarafından isteyerek zayıflatılıyor. Sözleşmenin feshi, dünya kadınlarının BM Kadının Statüsü Komisyonu'nda toplandığı sırada gerçekleşti. Ayrıca bu karar, 1995 Pekin Kararnamesi ve Platform Eyleminden bu yana en önemli uluslararası kadın hakları konferansı olan Paris'te düzenlenen GenerationEquality Forum sırasında Türkiye'nin 1 Temmuz'da Sözleşmeden çekilmesi anlamına gelecektir. Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi, ortak kurallara dayalı çok taraflı düzenimiz açısından da hayal kırıklığı yaratan bir mesaj oluşturuyor. İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası insan hakları belgelerinin, kadın hakları da dahil olmak üzere tüm insan haklarının savunulduğunun garanti altına almaya yardımcı olduğunu takdir ediyoruz. Ulusal tedbirler tek başına aynı koruma düzeyine ulaşmaz. Türk Hükümeti'ni fesih bildirimini geri çekmeye ve İstanbul Sözleşmesi'ne olan bağlılığını yenilemeye çağırıyoruz. Sözleşmenin gizli bir gündem içerdiğini iddia etmeyi bırakmanın zamanı geldi. İstanbul Sözleşmesi, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ile ilgili yeni standartlar belirlememektedir. Aynı cinsiyetten çiftlerin yasal olarak tanınmasını da sağlamaz. Bununla birlikte Sözleşme, kadına yönelik şiddetle bağlantılı cinsiyet temelli klişelerle mücadele etmek için mükemmel araçlar sağlar ve en önemlisi, bunun nasıl yapılması gerektiğini tanımlamayı ulusal mevzuata bırakır. Hükümetlerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Bakanlar Komitesi tarafından belirlenen standartlar dahil olmak üzere, LGBTİ kişilerin haklarını korumak için önemli bir yasal yükümlülüğü vardır, ancak bunlar öncelikli olarak İstanbul Sözleşmesi kapsamında değildir” ifadeleri yer aldı.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN CUMHURBAŞKANI KARARI İLE ÇIKILAMAZ”
Avrupa Konseyi'ne üye bir Devletin Başkanının önemli bir İnsan Hakları Sözleşmesinden çekileceğini duyurması sorgulanmadan bırakılamayacağının vurgulandığı açıklamada, “Dönem başkanı Almanya’nın, Genel Sekreterin ve Parlamenterler Meclisi Başkanı’nın 21 Mart’ta yapılan açıklamayı takdir ediyor ve Genel Sekreter ve ekibinden konunun takipçisi olmalarının devam etmesini istiyoruz. Kadına yönelik şiddetle ve ev içi şiddetle mücadeleye yönelik güçlendirilmiş taahhütler de dahil olmak üzere daha ayrıntılı tartışmaları dört gözle bekliyoruz. Son olarak, İstanbul Sözleşmesi'nin tüm imzacılarını, onun 2021'de onaylanması için gerekli adımları atmaya çağırıyoruz. 27 Avrupa devletinin bir araya gelip ortak bildiri yayınladığı koşullarda, Türkiye muhalefetinin hala sadece İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış sürecine ilişkin Danıştay’a dava açmak ve kınamakla yetinmesini kadınlar olarak anlamakta zorlanıyoruz. Tüm muhalefet partilerini bir araya gelmeye, İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak için ortak bir strateji oluşturmaya, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için tüm belediyelerine, tüm partililerine, tüm seçmenlerine çağrıda bulunmaya, Meclis’in iradesine sahip çıkmaya çağırıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamaz. Karar yok hükmündedir, İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” denildi.
(Suat Salgın)