Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, trafik magandalarına karşı yalnızca idari para cezasının yeterince caydırıcı olmadığını belirterek, caydırıcılık için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) etkin uygulanması gerektiğini söyledi. Demirbaş, bu magandalara TCK’nın 179. ile 54. maddelerinden işlem yapılabileceğini, bunun da hapis cezası ve mahkeme kararıyla suçta kullanılan aracın mülkiyetinin devlete geçmesi gibi yaptırımlarla daha caydırıcı olacağını belirtti.
Gün geçmiyor ki trafik magandalarının neden olduğu trafik kurallarını açıkça ihlal eden ve çoğu zaman ölümle sonuçlanan olaylar yaşanmasın. Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Timur Demirbaş, bu tip olaylarda verilen idari para cezalarının yetersizliğinin kamu vicdanı tatmin etmediği gibi caydırıcı olmayan bu cezalar nedeniyle benzer olayların devam ettiğini belirtti.
İdari para cezası kamu vicdanını tatmin etmiyor
Prof. Dr. Timur Demirbaş, “Bunu yapanların bir kısmı, sosyal medyada kendilerinin veya bunları kaydeden diğer kişilerin görüntüleri yayınlamaları üzerine polis tarafından yakalanıyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde TEM’de geri geri giden araç ve direksiyon başında çiğ köfte yiyen sürücü gibi. Direksiyonda çiğ köfte yiyip bunu sosyal medyada yayınlayan kişi, sonradan yakalanarak Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Trafik emniyetini ihlal etmek/tehlikeye düşürmek suretiyle tedbirsiz ve saygısızca araç sürmek’ hükmünün ihlalinden 132 TL idari para cezası aldı. Ancak bu ceza, kamu vicdanını tatmin etmediği gibi olayın adli yönü, yani TCK boyutu ihmal edilmiştir” diye konuştu.
İki yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilirler
Olayın hukuki yönüne dikkat çeken Prof. Dr. Demirbaş, “Trafik kurallarına aykırı eylemler öncelikle Karayolları Trafik Kanunu gereğince idari para cezası ile cezalandırılmakla birlikte fiilin niteliği çoğu zaman TCK 179. maddesindeki ‘Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu’ da oluşturmaktadır. TCK madde 179/2’de, ‘Ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ ve TCK Madde 179/3’de ise ‘Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır’ şeklinde bu durum cezalandırılmaktadır. Drift vb. yapanlara binlerce TL para cezası veriliyor, ancak uygulamadaki yanlışlık, idari para cezası kesme dışında ne yazık ki çoğunlukla bu magandaların adliyeye sevk edilmemesinden kaynaklanıyor” dedi.
TCK 54. madde uygulanırsa yapanın bin defa düşünmesi gerekecek
Prof. Dr. Timur Demirbaş, uygulanması halinde trafik magandalığı üzerinde caydırıcılık gücü olan, ancak genellikle uygulanmayan TCK’nın 54. Maddesi’ne de dikkat çekerek, “Bu hükmün uygulanması halinde, şehir içinde yarış yapan, yolu kapayan, drift atan sürücünün; bu hareketi yapmadan önce bin defa düşünmesi gerekecektir. Çünkü, işin ucunda suçta kullanılan aracın mahkeme kararıyla müsadere edilmesi, yani mülkiyetinin devlete geçmesi ihtimali bulunmakta” diye konuştu.
Kamu vicdanını rahatlatması ve caydırıcılık için önemli
TCK’nın 54/1. maddesi kapsamında trafik magandalarının suçta kullandıkları aracın müsadere edilmesi için gerekli koşulların bulunduğunu ifade eden Demirbaş, “Bu 4 maddelik koşullar; eşyanın(aracın) suçta kullanılması, kasıtlı bir suçun işlenmiş olması, eşyanın iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmaması ve oranlılık ilkesinin dikkate alınmasıdır. 54/3’e göre de ‘Oranlılık ilkesi gereğince, suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir’ denilmektedir. Ancak burada trafik magandasının kırmızı ışık ihlali yaparak yaya geçidinde bir kişinin ölümüne olası kastla neden olması halinde, artık suçta kullanılan aracın mahkeme kararıyla mülkiyetinin devlete geçmesinin orantısız olduğu söylenemez. 54/2’de ise ‘Müsadere edilecek eşyanın fail tarafından ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderenin başka bir surette imkansız kılınması halinde, bu eşyanın değeri kadar paranın ödenmesine de hükmedilir’ denilmektedir” diyerek tüm bu yaptırımların hem caydırıcılık hem de kamu vicdanını rahatlatması açısından önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Güncelleme Tarihi: 14 Eylül 2020, 11:36