Bu yıl 16 Mayıs Çarşamba günü başlayacak Ramazan ayı için beslenme önerileri sunan Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ruhan Aşkın Uzel, özellikle artan sıcaklık nedeniyle suyun kritik önem taşıdığını söyledi.
Hem sahurda hem iftarda nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ruhan Aşkın Uzel, “Gıda alımı yapılmadan sadece su içilerek geçirilen bir sahur, gün içerisinde aç olarak geçirilen zamana yaklaşık 4-6 saat daha ilaveye neden olur. Bu durum, özellikle çalışan bireylerde yorgunluk hissi, ellerde titreme, uyku hali gibi bazı olumsuz durumlara yol açabilir” dedi. Metabolizmanın özellikle gece yavaşladığına, bu nedenle de sahurda hafif gıdaların tercih edilmesi gerektiğini belirten Uzel, “Gece yavaşlayan metabolizma, yiyecekleri sindirmede yetersiz kalacak ve kilo alma riski artacaktır. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmamak için sahurda süt, yoğurt, peynir, çorba, sebze ya da çok hafif kuru baklagillerden oluşan hafif gıdalar tercih edilmeli” diye konuştu.
Beyin tokluk sinyalini 15-20 dakika sonra veriyor
Zengin iftar sofralarında, midede aşırı tokluk oluşmaması gerektiğini kaydeden Ruhan Aşkın Uzel, “Genellikle iftar sofralarında bir öğünde alınması gerekenin birkaç kat fazlası yiyecek bulunuyor. Oruç tutulan saatlerin sonuna yaklaşıldığında düşen kan şekeri, aşırı yiyecek tüketimi ile yükselmeye başlar ve denge bozulur. Unutulmaması gereken diğer bir konuysa beynin tokluk sinyalini 15-20 dakika sonra verdiğidir. Bu süreden daha kısa zamanda ve hızlıca tüketilen yiyecekler, yüksek enerjide ise tokluk ötesi bir durum ve kilo fazlası olarak geri dönecektir. Bunun yerine mümkün olduğunca sık aralıklarla beslenilmeli. Bu sayede hem iftar ile sahur arasındaki öğün sayısı artırılmış hem de midedeki gerginlik ve sindirimdeki zorlanmadan kaynaklı tansiyon yükselmesinin önüne geçilmiş olunur” bilgisini verdi.
Çaya ve kahveye dikkat
Sıcak havaların egemen olduğu dönemde oruçla birlikte sıvı tüketiminin azaldığının yapılan birçok araştırmada görüldüğünü ifade eden Uzel, “Oysa tam aksi olmalı. Ramazan ayı süresince ve sonrasında su ile asitsiz içecekler içilerek günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalı. Tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı, hem su tüketimini engellememesi ve sıvı kaybını artırmaması hem de kafeinin az tüketilmesi açısından çay ve kahve tüketimi sınırlandırılmalı. Günlük çay ve kahve tüketimi üç fincanı geçmemeli, bunun yerine doğrudan su tercih edilmeli” uyarılarında bulundu.
Meyve ve sebzeden şaşma, kızartmadan uzak dur
Aşkın Uzel, Ramazan ayı boyunca dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı: "Vücudun iyon ve mineral kaybının oldukça fazla olması nedeniyle öncelikle her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli. Sıcaklıkla beraber artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2.5 litre (10-12 su bardağı) su içilmeli. Su haricinde süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı. Kızartma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalı. Vücut direncini artırmak ve yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanılması da önemli. Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih etmek doğru seçimler olacaktır."