Yargıtay 20. Ceza Dairesi, şartlarına uygun olmayan arama neticesinde elde edilen delillerin hükme esas teşkil etmeyeceğine karar verdi. Yüksek mahkeme, usulsüz arama neticesinde tutuklanan sanığın tahliyesine hükmetti.
155 Polis İmdat Hattı’na gelen vatandaş ihbarı üzerine harekete geçen Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi ekipleri, Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı arama emriyle bir oto kiralama dükkanına baskın düzenledi. İşyerinde yapılan aramada bir miktar toz uyuşturucu esrar maddesi ele geçirildi. İddiaya göre; aramayı gerçekleştiren polis ekipleri, arama esnasında evinde olan dükkan sahibinin kardeşi A.E.’nin de aramada yer aldığına dair imzasını aldı. Sanık ve kardeşi, aramanın usülüne uygun yapılmadığını, uyuşturucu maddenin arama esnasında çekmeceye konulmuş olabileceğini ileri sürdü. ‘Uyuşturucu madde bulundurmak’ suçundan gözaltına alınan dükkan sahibi tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim önüne çıkan sanık, ‘uyuşturucu madde bulundurmak’ suçundan mahkum edildi. Sanık avukatı kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi, itirazı reddetti. Sanık, bu kararı da temyiz edince devreye Yargıtay 20. Ceza Dairesi girdi.
Emsal bir karara imza atan Yüksek Mahkeme, Ceza Muhakemesi Kanunu’nundaki (CMK): “Cumhuriyet Savcısı hazır olmaksızın konut, iş yeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.” şeklinde düzenleme bulunduğuna vurgu yaptı. Sanığın savunmalarında bu kapsamda itirazlarını ileri sürdüğüne dikkat çekilen 20. Ceza Dairesi kararında; “Dolayısıyla arama sırasında ihtiyar heyeti azalarından veya komşularından bir kişinin eksik bulundurulmuş olmasının kanuna aykırılık teşkil ettiği, delillerin sıhhatini şüpheli hale getiren bir durumun söz konusu olmuştur. Bu arama sonucu bulunan uyuşturucu madde hem ‘suçun maddî konusu’ hem de ‘suçun delili’ olup hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden hükme esas alınamayacağı, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda ise sanığın mahkûmiyetine yeterli her tülü şüpheden uzak, kesin başkaca delil de bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizdir” ifadeleri yer aldı.
Koşullara uygun olmayan aramalar hukuka aykırıdır
Koşullarına uygun olmayan aramanın hukuka aykırı olduğunun dile getirildiği Yargıtay kararında; şöyle denildi: “Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olacağından, hükme esas alınamaz. Somut olayda, sanığa ait işyerinde narkotik madde sakladığına yönelik ihbar üzerine Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri gereğince belirtilen yerde yapılan aramada ofis masasının üst bölgesinde sonradan yapılan gizli bölme içerisinde 6 paket halinde toz esrarın bulunduğu ortadadır. Arama sırasında hazurun olarak sanığın kardeşi A. E.’in hazır olduğu ancak sanığın, kardeşinin arama sırasında evde olduğunu sonradan karakolda imzasının alındığını, sanığın aramada ele geçen suç unsuru şeylerin varlığını ve zilyetliğini kabul etmediğini, başka kişiler tarafından evine konulmuş olabileceğini savunmasında bulunulmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun emsal kararında belirtildiği üzere dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda ise sanığın mahkûmiyetine yeterli her tülü şüpheden uzak, kesin başkaca delil de bulunmadığı gözetilmeden sanığın atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi gerekmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, kararı hukuka aykırı bulunduğundan hükmün bozulmasına, sanığın salıverilmesine başka bir suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde salıverilmesinin sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”