Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. Günü görkemli bir balo ile Burhaniye’de kutlandı.
Burhaniye Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından düzenlenen baloya çok sayıda Cumhuriyet Sevdalısı katıldı. Ahmet Akın Kültür merkezinde yapılan baloda şıklık yarışı ön plana çıkarken, müzik, bale ve diğer gösterilerde büyük alkış aldı. Burhaniye Atatürkçü Düşünce Derneği şube başkanı Burak Ali Sarı günün anlamını belirten bir konuşma yaptı. Sarı, yaptığı konuşmada şunları söyledi.
“Türk Milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet; bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim diyen ve
Bugünü en büyük bayram olarak niteleyen Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgiyle, saygıyla, ülkemiz için yaptıkları ile minnetle anıyoruz.
Cumhuriyete gönül vermiş, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden giden değerli hanımefendiler, değerli beyefendiler, sevgili çocuklar, Atatürkçü Düşünce Derneği Burhaniye Şubesi olarak düzenlediğimiz geleneksel cumhuriyet balosunda sizlerle birlikte olmaktan büyük bir kıvanç ve mutluluk duyuyoruz. Hoş geldiniz.
Cumhuriyetimizin ilan edilişinin 100. Yıldönümü hepimize kutlu olsun…
58. yıldönümü… 1981… … Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur gerekçesi ile Atatürk’ün Doğumunun Yüzüncü Yılı olarak ilan edilmişti.
Görüşmeler esnasında Birden İsveç delegesi ayağa kalkttı ve;
"Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var, hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?" dedi..
Bunun üzerine Rus delegesi yumruğunu masaya vurarak 152 ülkenin delegelerine;
"Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki Atatürk öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir. Bırakın onu bir yıl anmayı, her problemimizde çare olarak aramalıyız". dedi
152 üye ülkenin tüm temsilcileri bu tarihi metne imzalarını attılar…
İlk başta bu öneriye karşı çıkan ve "ne yani...” diye eleştiri getirmek isteyen İsveç delegesi ise bu imzanın atıldığı gün mikrofonun başına gelerek ve şu ifadeleri kullandı.
"Ben Atatürk’ü inceledim. Bütün ülke temsilcilerinden özür diliyorum ve bu metne ilk imzayı ben atıyorum!" …
Atatürk Türk Milletine mensup olmakla birlikte, tüm milletlerce de hak ettiği saygıyı gören bir dünya lideridir…
Uçurumun kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygıyla tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler… İşte Türk genel devriminin bir kısa özeti diyen Büyük Önderaslında Milli Mücadele, Büyük Zafer, Lozan, Cumhuriyet, Aydınlanma Devrimleri sürecini mütevazice özetlemektedir.
Türk Devrimi de, her devrim gibi karşıtının doğduğunu görmüş, etkilerini yaşamıştır, yaşamaktadır.
Karşı Devrim bir zehirdir, panzehiri de unutmayalım ki Kemalizm’dir.
Kemalizm; Anadolu insanının “yurdunu ve kasasını Batı’nın, vicdanını ve kafasını ise Doğu’nun pençesinden kurtarıp” geleceğin dünyasında yerini alma pusulası, varoluş manifestosudur.
Kemalizm; kuldan birey, tebaadan yurttaş, ümmetten millet, memalikten vatan, kadından insan, sömürgeden tam bağımsız memleket, enkazdan devlet, yokluktan varlık yaratma felsefesidir.
Kemalizm; tutkalı laiklik olan bir ilkeler bütünüdür. Dünyanın dilinden düşürmediği “Demokrasi” de, ancak laiklik varsa, vardır. Laik olmayan bir devlet; rejimi ne olursa olsun, ne demokrasi olabilir, ne bağımsız yaşayabilir, ne bütün kalabilir, ne iç barışını koruyabilir, ne kalkınabilir, ne de vatandaşlarını huzur ve refah içinde yaşatabilir. Örneklerini görmek için sadece coğrafyamıza bakmak yeterlidir.
Tam da bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti, tarihin en büyük devrimlerinden biri, belki birincisidir.
Cumhuriyet, bir eğitim devrimidir, bir kültür devrimidir, bir sanat devrimidir, bir kadın devrimidir, söz hakkı devrimidir.
Cumhuriyet seçme ve seçilme özgürlüğü devrimidir.
Cumhuriyet Yurttaşların eşit haklara sahip olmasıdır.
Cumhuriyet ulusal egemenlik temeline dayanan çağdaş uygarlık hedefine; hukuk ve laiklik temelli devlet yapısı ile ulaşmayı hedeflemiştir.
Cumhuriyet özünde aydınlanma devrimidir. Yaşanılan sıkıntılara rağmen Cumhuriyetimiz dimdik ayaktadır ve Cumhuriyetin değerini bilen Türk Kadınlarımız ve Yetiştirecekleri evlatları varolduğu sürece, ayakta kalmaya da devam edecektir.
Cumhuriyetin değerini ve kıymetini bilenler olarak bizim için ifade ettiği kavramların farkındayız…Bunun için geleceğe olan inancımızla Cumhuriyetimizin 100.yılını büyük bir coşkuyla kutluyoruz…
Mustafa Kemal Atatürk’ü rehber edinerek, onun gibi düşüneceğiz.. Evlatlarımızı, Cumhuriyete bağlı, Atatürk’ü tanıyan ve anlayan, Türk Milletine mensup olmayı gurur sayan bireyler olarak yetiştireceğiz.
23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi açılışında;
İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağı’ na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim !.. diyen Mustafa Kemal in inancı ile Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceğiz.
Nice 100 Yıllara…Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.. Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk
Yaşasın Türk Milleti… Ne Mutlu Türküm Diyene…