Sinekler Isırsın Sizi
Bizi ısırıyor. Hem de çok fena. Sinekler büyüdü. Dün yazacaktım bu yazıyı ama arkadaşımız olayı araya girince iş değişti. Hiç mi utanma yok sizde anlamadım. Sineklerle mücadeleye 1 ay önce başlamışlar. Yuh be yaa. Etraf sinek kaynıyor. Sivrisinekle mücadele larva döneminde başlar. Etkin mücadele için Mart ayı önemlidir. Bir de 1 ay önce başladık diyorsunuz. Sinekler büyüdü, tabiri yerindeyse öküz kadar oldu. Nere de oturuyorsunuz bilmiyorum, sinekler ısırmıyor galiba sizi. Size tek bir şey söyleyeceğim, ‘Sinekler ısırsın sizi’, nasıl ve nerenizden ısıracakları kendilerine kalmış.
* * *
Tarık abiyle esnafları geziyoruz. Hallerini, hatırlarını soruyoruz. Hava sıcak. Atışgan alçı dekorasyona uğradık. Sevdiğimiz, iyi bir esnaf İsmail Bey. Birer çay söyledi hararetinizi alsın diye. Sonra sohbet etmeye başladık. Tabi esnaf sohbetlerinin baş konusu değişmiyor. Ekonomi(k)riz.
Farklı bir açıdan yaklaştı. Geçmiş anılarını anlatırken, “Çalışırken karnımızı, patates, domates, ekmekle doyururduk. Şimdi kimse yemiyor. Herkes lokantaya gidiyor. Her şeyin lüksü isteniyor. Yetinemiyoruz. Açgözlüyüz. Hep fazlasını istiyoruz. Üstelik bir de israf ediyoruz. Her evde birkaç televizyon. Geçmişi düşününce çok lüks yaşıyoruz. Yetinmeyi bilmiyoruz” dedi.
Çok güzel bir şekilde ifade etti. Yetinmeyi bilmiyoruz. Her zaman lüksünü, daha üst modelini istiyoruz. Ne de olsa insan her zaman iyisine layık. Ama biraz şükretmeyi bilmek de gerekiyor.
* * *
İnsan şükredemezse, yetinmeyi bilmezse bazende zıvanadan çıkıyor. Ne yapacağını bilemiyor. Sağa, sola saldırmaya başlıyor. Gazetemize, atlayamayacağım derece de komik bir haber geldi. Bir gazeteci arkadaş, itfaiyeye gitmiş, ‘Selamın Aleyküm, ben burada çalışacağım’ deyip oturmuş. Sonrada çalışmaya başlamış. Bunu bir başkan anlatmış. Ben de başkanın anlattığı kişilerle konuştum. Hepsi aynısını söyledi. İnsan inanmak istemiyor. Yılın komedisi bu olay herhalde.
* * *
Yandaşlık hiçbir zaman bitmiyor. Söyleyen de birileri çıkıyor. Yandaş medya, yandaş belediye, yandaş şirket, yandaş bakkal, yandaş başkan, yandaş çay bahçesi, yandaş iş adamı.. birçoğu da ilave edilebilir. Tabi ki insanın bir ekibi olmalı. Bunu her zaman savundum. Olması gerekir. Bende gazeteye başlarken bu ortamı sağlamaya çalıştım. Çoğu insanla çalışmıyoruz. Kendi yapımıza uygun kişilerle çalışıyoruz. Başarı için ekip gerekir.
Ancak sorun şu. Ekibi yaparken, uygun analiz etmeli. Nedenlerini araştırmalı. En önemlisi de eşitlik. Uygulama sırasında herkese eşit davranılmalı.