Nilüfer Belediyesi Tohum Kütüphanesinde 500 çeşit yerli tohum bulunuyor. Farklı tohumların üretildiği bostanlarda fazlalıklar vatandaşla paylaşılıyor.
Nilüfer Belediyesi’nin Ürünlü Mahallesi’ndeki Kent Bostanlarında bulunan Tohum Kütüphanesinde yurtdışından ve yurtiçinden getirilen ve ilaçsız üretimi yapılan 500 çeşit yerli tohum mevcut. Doğal gübre ile üretilen tohumların fazlası vatandaşlarla paylaşılırken, çeşitliliğin artması için takas şenlikleri de yapılıyor. Domates, biber, mısır, kekik, karpuz, kavun ve daha birçok meyve ve sebzenin çeşitli tohumları özel bir yerde saklanıyor. Toprağa uyumlu olanların üretimi devam ettiriliyor.
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Kent Bostanlarında yıllardır atalarımızdan kalma tohumlarla üretim yapıldığını belirterek, “Bu tohumları takas şenliklerinde vatandaşlarımızla da paylaşıyoruz. Diğer vilâyetlerle de tohum takası yapıyoruz. Bugün elimizde yaklaşık 500 çeşit ata tohumu elde ettik. Ürünlü Mahallemizde bulunan bostanlarda bu tohumların üretilmesi ve çoğaltılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlaçsız üretilen bu tohumların yaygınlaştırılması için çaba içerisindeyiz. Bu yılı tarım yılı ilan ettik. Vatandaşlarımıza hediye olarak bu ürünleri dağıttık. Belediye olarak daha önceki yıllarda 200 bin fide vatandaşımızla paylaşmıştık. Sağlıklı gıdaya ulaşmak noktasında vatandaşların taleplerini yerine getirmeye gayret gösteriyoruz. Bu çalışmalarımız devam edecek. Arzumuz bu tohumların yaygınlaşmasını sağlamak” dedi.
Dünyanın çeşitli yerlerinden tohum geliyor
Nilüfer Belediyesi Çevre ve Kırsal Alan Koordinatörü Arca Atay, “Kent Bostanlarında tohum kütüphanemiz mevcut. Bu tohumlar standarttır. Bunlara kimileri ata, kimileri yerli, kimileri ise yerel tohum diyor. O bölge ve coğrafyaya adapte olmuş çeşitlerdir. Bunların illa Türkiye’den olması gerekmiyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinden bize gelen farklı tohumları burada deniyoruz. Verim durumlarına göre de üretimini yaparak çoğaltıyoruz. Maksadımız geniş bir genetik çeşitliğine ulaşmaktır. Domates dediniz zaman elinizde 4-5 çeşit olacağına 25 -30 hatta 100 çeşit olması büyük bir avantajdır” şeklinde konuştu.
“Yerli tohumların en önemli özelliği bunların standart olmalarıdır. Biz bunlara aynı zamanda sürdürebilir tohumlar diyoruz ve her sene ektiğiniz zaman hedef bitkiye ulaşabiliyorsunuz” diyerek sözlerini sürdüren Atay, “Hibritlerden farkı da budur. Hibrit tohumlar farklı ana baba hattından melezlenerek elde edilir. Aslında bunlardan üretilen ürünlerin sağlıksız olduğuna dair iddialar varsa da yanlıştır. Hibrit tohumlar o bölgeye ait olmayan ve başka bir yerde üretilmiş, kesinlikle tarım ilacı kullanarak büyütebileceğiniz bitkilerdir” ifadelerini kullandı.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların çok fazla karıştırıldığına dikkat çeken Atay, “Televizyonlarda uzman olmayan kişiler reyting uğruna bu konularda atıp tutuyorlar. Buğdayın genetiğinin değiştirildiğini söylüyorlar. Buğdaydaki glutenin yükseltildiğini söylüyorlar. Gluten her buğdayda vardır. Bu gluten dediğiniz şey proteindir. Ekmek yapımında ustalara sorduğunuzda olması gereken bir şeydir. Fakat bazı insanların glutene alerjisi vardır ve unlu mamûller onlara dokunuyor. Ama ’yerli buğdaylarda gluten yoktur, ticarî buğdaylarda vardır’ gibi bilgi kirlilikleri yayılıyor. Türkiye’de GDO’lu bir üretim yoktur. Çünkü bazı insanlar diyor ki ‘Ben 5 yıldır mısır yemiyorum. Mısırlar GDO’lu’ diyor. O mısırların GDO’lu olması mümkün değil. Kanunlara göre Türkiye’de GDO’lu tohumun ithal edilmesi ve ülke topraklarında ekilmesi yasaktır. Böyle cezası olan bir şeyde kimse bunu yapmaz. GDO ürün Türkiye’ye girmiyor diyemeyiz. Özellikle hayvan yemi olarak giriyor. Gerçi bunu hayvanlar yiyor, ama hayvanî mamulleri de bizler tüketiyoruz” diye konuştu.