SANATIN VAZİFESİ, TABİATI KOPYA ETMEK DEĞİL, TABİATI İFADE ETMEKTİR.
Honore De Balzac
Sanat dünyasından saygı duyduğum bir dostum bana bir mesaj yazarak sıradışı bir genç sanatçı ile mutlaka tanışmamı önerince merak ederek restorasyonu modernleştirilen mekanına gittim.
Aaçılıştan birkaç gün önce kısmet olmadı fakat açılış günü, Rütüeller,Turizm-Bahara merhaba etkinliklerinde dostlar ile bir arada olduğum yoğun tempoda yinede açılışta bulunmazsam haksızlık olur düşüncesiyle dış mekan rengini sevdiğim EMPATİ’ye gittim ve yaşantımda Pozitif enerji veren Begüm MACAN kardeş sahibi olmanın mutluluğunu yaşadım.
Beyaz bir kıyafet ve tebessüm ile karşıladı bizleri. Enerji doluydu. Aile fertlerid e aynı sevgi ve enerjisiyle gülümsüyorlardı. Begüm kardeş. Basın ve sanatçı kimliğimi sormadan bana binayı gezdirip bilgi vermeye çalışırken ‘BİNGO’ dediğim an. Kimliklerini belirtemeyeceğimiz Sevgi çocuklarına Resim- Seramik ve psikoloji ile yaklaşımını tanımlayan eserlerini görünce aynı orkestranın bir ferdi olmanın gururunu yaşadım. Binanın 3 ayrı bölümünü gezerken tarih ve sanat ile iç içe yaşamanın keyfide bir başkaydı.
Bence Edremit körfezine bir sanat yıldızı doğdu. Mekânı yaşatmak ve Begüm’ün fikirlerinden faydalanmak bizlerin ve STK dostlarımın yaşam felsefesi olmalıdır.
(Ziyaret ederseniz abartmadığıma inanacaksınız. ZAMANDAN ZAMAN ÇALMAK SİZİN GÖREVİNİZ ARTIK….)
Açılış bence Güre-Bahara hoş geldin sanatseverlerin katılımlarıyla gerçekleşmeliydi. Bu sihirli mekana dokunmalıydılar. Flüt sanatçısı Gözde Akderin’in nağmeleri ile masalımsı bir dünyada sanki uçan halı üzerinde gezer gibi olmalıydılar.
Begüm’ü merak etmeniz için tanımlamayacağım sadece duygularından bir kesit sunacağım,
Kabul etmek gerekir ki insan kendini aşmak istiyor, tüm olmak istiyor,
Ayrı bir zihinle sınırlı birey olmak yetmiyor…..İstiyor ki ,,,benliğinden ötede, kendi dışında ama yine de kendi için vazgeçilmez bir şeyin parçası olsun. Doğduğum topraklarda yaşarken, her şeye sinmiş olan o tarihle başlamak istiyorum, geldiğim günden beri tarihin izlerini takip ediyorum. Kayalara kazınmış, Akhilleus’u İda Dağı’na iz bırakmış çalışkan Paris’i bütün Endemik çiçeklerinde gördüm. Kuğu yumurtasından doğan dünya güzeli Spartalı Helen’i Beli bükülmüş Kazdağı köknarından dinledim Sarıkız’ın öyküsüyle bütünleşmesini……………….
İnsan yaşamı, evrensel zaman içinde parlayıp sönen ışık parçalarıdır. Bu nedenle bu sergim. Çıkmış olduğum yolculuğumun ilk turfanda meyvesidir………………………………………………….
SON SÖZÜM…CİSİMLERİ GÖRDÜĞÜM GİBİ DEĞİL DÜŞÜNDÜĞÜM GİBİ ŞEKİLLENDİRİR BOYARIM………
Veeeee örnek aldığım bir söz,
RUHUN ELLE BİRLİKTE ÇALIŞMADIĞI YERDE SANAT OLMAZ—Leonarda da Vinci