Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Balıkesir’de düzenlenen Milletin Sesi Mitingi’nde, “Bir değişim çığlığı var; işçisinden, çiftçisinden, madencisinden, balıkçısından, besicisinden, sanayicisinden, esnafından, taksicisinden, TIR şoföründen, ev kadınından, çalışan kadınlardan, gençlerden. Herkes bir değişim istiyor. Değişimi yapacağız. Adaletli bir değişim. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında güzel Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız. Demokrasi ile taçlandırdığımızda şunu göreceksiniz. Bütün mazlum ülkelerin de demokrasiye geçtiğini göreceksiniz. Yine örnek olacağız. Birinci yüz yılında nasıl örnek olduysak, ikinci yüz yılında da örnek olacağız. Beraber olacağız, birlikte olacağız, kucaklaşacağız. Ayrımcılığı bitireceğiz. Herkesin farklı görüşü olabilir. Saygı duyacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik kullandığı “Bay Kemal” ifadesini anımsattı ve “Yahu Bay Kemal olmak için bütün hayatımı verdim. Bay Kemal sıradan bir olay değil. Söyleyeyim Bay Kemal olmak için önce ahlaklı olacaksın, Bay Kemal olmak için kul hakkı yemeyeceksin, Bay Kemal olmak için adaletli olacaksın, Bay Kemal olmak için emperyal güçlerin karşısında diz çökmeyeceksin” diye konuştu.
Milletin Sesi Mitingde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından önce üretici pazarı esnafı Esma Ay, çiftçi Ali Duman ve Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden dün mezun olan Doktor Arif Onur Poyraz konuştu.
Sizlerle güzel bir sohbet gerçekleştireceğiz birlikte. Milletin sesini dinlediniz. Aslında yeni bir ses değil; aylardır, yıllardır dile getirilen bir ses. Ama geniş kitlelere bu ses ulaşmıyordu. Bu sesi geniş kitlelere ulaştırmanın yanında Ankara’daki sağırlara da duyurmak zorundaydık, onların da dinlemesi lazımdı. Sarayda oturup ülkenin halini düşünen değil, milletin arasında oturup milletin halini düşünen yöneticilere ihtiyacımız var.
Bu ülke sıradan bir ülke değil. Toplandığımız meydan sıradan bir meydan değil, ‘Kuvayı Milliye Meydanı’ diyoruz bu meydana. Kuvayı Milliyeciler var bu meydanda. Ey Kuvayı Milliyeciler, hoş geldiniz diyorum. Kuvayı Milliye Meydanı’nda aynı zamanda Lozan Antlaşmasının 99.yılını kutluyoruz. 99 yıl önce Sevr’i yırtıp çöp sepetine atan ve bu ülkenin bağımsızlığını bütün emperyal güçlere onaylatan bir süreci yaşıyoruz. 99 yıl önce yaşadık, bugün bu süreci büyüterek sürdürüyoruz.
Dün Bursa’daydım. Söz verdim onlara, şimdi Kuvayı Milliye Meydanındayız, Kuvayı Milliyenin başkentindeyiz. Balıkesir’de Kuvayı Milliyenin başkentindeyiz ve onlara söz verdim, sizlere de söz veriyorum, meclis açıldığında ilk yapacağımız iş Lozan’ın kabulünün yıldönümünü bayram ilan etmektir. Bayram ilan edeceğiz, bu teklifi yaparken akla karayı bir daha göreceğiz. Bu teklifi TBMM Genel Kuruluna getirirken kimlerin vatansever olup olmadığını, kimlerin milliyetçi olup olmadığını, kimlerin bu ülkenin taşı toprağı için gözünü kırpmadan canını verebileceğini hep beraber göreceğiz. O gün TBMM’nin Genel Kurulunu izlemenizi isterim. Birlikte izleyeceğiz, beraber izleyeceğiz. Lozan’ın ne olduğunu yedi düvele anlattık ama henüz kendi ülkemizde bazı çevrelere anlatamadık. Onu da anlatacağız, onu da söyleyeceğiz.
Dediğim gibi Türkiye sıradan bir ülke değildir. Türkiye’nin özelliği şudur; Türkiye bütün mazlum milletlere örnek olan ülkedir, Türkiye bütün mazlum ülkelere önderlik yapıp Kuvayı Milliye Savaşını yani bağımsızlık savaşını veren ülkedir. Dikkat buyurunuz, Türkiye’de cumhuriyet kurulduktan sonra bütün mazlum milletlerin cumhuriyet kurduğunu görüyorsunuz. Bu önemlidir ve biz bu önemin gereğini yapmak zorundayız. Balıkesirliler Kuvayı Milliyenin başkenti dedik, bir istiklal madalyasını da hak ediyor Balıkesir bunu da ifade edeyim. Kuvayı Milliyenin şahlandığı yer, kaynaklandığı yer, Kuvayı Milliye Hareketinin en güçlü kenti olan Balıkesir’e istiklal madalyasının verilmesi lazım. Bunun da kanun teklifini vereceğiz. O zaman göreceğiz kimler Balıkesirlilerin yanında, kimler Balıkesirlilerin karşısında, onu da göreceğiz.
Sevgili dostlarım, değerli arkadaşlarım, bir yüzyılı devirdik. 2023 Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ikinci yüzyılı olacak. Bir yüzyılda büyük acılar çektik, başarılar da oldu… Başbakanlar idam edildi, bakanlar idam edildi. Gencecik evlatlarımız idam sehpalarında hayatlarını kaybettiler. Bir sağdan, bir soldan olsun dediler gencecik evlatlarımızı astılar. Onlarla biz beraber oturup konuşmak, o ailelerle helalleşmek zorundayız dedim. Artık kucaklaşma zamanı, artık beraber olma zamanı. Artık Alevi’ydi, Sünni’ydi, Laz’dı, Kürt’tü, Çerkez’di diye bir ayrım yapmadan kucaklaşma zamanı. Ayrımcılık hiçbir ülkeye yarar getirmemiştir. Beraber olacağız. Bir daha ilan edeyim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yani devleti kuran bir parti olarak iki kırmızıçizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız, iki kırmızıçizgimiz var. Vatanımıza ve bayrağımıza canımız feda diyoruz. Onun dışında kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun vatanına ve bayrağına bağlı olan herkes benim başımın üstünde yeri vardır ve misafir etmekten de onur duyarım. Böyle bakacağız. Çünkü biz mademki Kuvayı Milliye Meydanında konuşuyoruz, mademki Balıkesir’de konuşuyoruz, mademki Kuvayı Milliyecilerin başkentinde konuşuyoruz bütün bu gerçeklerin sadece Balıkesir’de değil bütün dünyada bilinmesini istiyorum.
Bugün geldiğimiz nokta… Kutuplaşan bir toplum var. Dış politikanın şahsileştiğini görüyoruz. Birilerinin iradesine göre dış politikanın oluşturulduğunu görüyoruz. Dış politikanın milli olmaktan çıkarıldığını görüyoruz. O nedenle ağır bedeller ödüyoruz. Devletin yapısında ciddi bir çürüme var. Devlette liyakat kalmadı. Rüşvet alanların büyükelçi tayin edildiği bir ülke olmak istemiyoruz. Devleti soyanların devletin makamlarında görev almalarını istemiyoruz. Devlette liyakat ve adalet istiyoruz. Dolayısıyla bizim görevimiz devleti yeniden inşa etmektir. Devletin kurumlarına adalet ruhunu yeniden ihya etmektir o kurumlarda. Bunu yapacağız. 5 sente muhtaç bir Türkiye Cumhuriyeti gerçeği var bugün. Merkez Bankasının kasasında kendisine ait 5 sent bile para yok. Bu ülke kanla, gözyaşıyla kuruldu. Bu ülke sıradan bir ülke değil. Bu ülkenin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ve bu gerçekten yola çıkmamız lazım. Bu ülkenin bir itibarı var, bir saygınlığı var bu ülkenin. Bu ülkenin mazlum milletlere örnek olma pozisyonu var. Bu ülkeyi buradan çekip çıkarmamız lazım. Gençlerimiz var, yiğit gibi gençlerimiz. Devletin dini adaletse adaleti yeniden getirmek zorundayız. Adalet için bu kardeşiniz evet yürüdü, helal olsun; eşlik ettiler bana, milyonlar, onlara da helal olsun. Artık bugün hangi görüşten olursa olsun, hangi bölgede olursa olsun herkes artık bugün hak diyor, hukuk diyor, adalet diyor. İnanın ve bize güvenin; bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka getireceğiz, bize inanın.
Söylüyorum, o rüşvet alan büyükelçileri sizlerin takdiriyle, Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda derhal görevlerinden alacağım, derhal. Uyuşturucu baronları onlarla mücadele edeceğim. Gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Uyuşturucu baronlarıyla fotoğraf çektirenlere de hesabını soracağım. Biz ülkemizin çıkarları için çalışıyoruz, ülkemizin çıkarları için mücadele ediyoruz. Gencecik evlatlarımız için mücadele ediyoruz. Onların bir köşeye atılmalarını, onların dikkate alınmamalarını, onların umutlarını yurtdışında aramalarını içimize sindiremiyoruz. Biz beraber olmak zorundayız, birlikte olmak zorundayız, birlikte mücadele etmek zorundayız. O nedenle Kuvayı Milliye Meydanında bir kez daha söylüyorum, bize güvenin, bize inanın, bizimle yürüyün. Hak için, adalet için yürüyün. Kol kola yürüyün."
Baskı kuruyorlar, tazminat davaları açıyorlar. Sanıyorlar ki, Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Sizin feriştahınız bile gelse geri adım atmam. Ben millet için çalışıyorum kendim için değil. Çoluk çocuğum için değil bu millet için çalışıyorum. Bu ülkede bir çocuk yatağa aç giriyorsa ben o gece uyuyamam. Bunun hesabını yapıyorum, bunun kavgasını veriyorum. Üniversiteyi bitiren evladımız işsizse senin çocukların, senin yandaşların dört yerden, beş yerden, altı yerden aylık alıyorsa ben bunun hesabını sormak zorundayım o işsiz evlatlarımız için. Sanıyorlar ki, Türkiye’de istediğimiz gibi at koşturabiliriz. Türkiye’nin gerçeğini bilmiyorlar, Türkiye’nin tarihini bilmiyorlar. Tehditlere boyun eğiyorlar. Şunu bilmeleri lazım. Bizim iktidarımızda Allah nasip ederse sizlerin oylarıyla iktidar olduğumuzda hiçbir güç bize Ey Kılıçdaroğlu senin malvarlığını açıklarım dediği zaman bizim cevabımız açıktır, incelemezsen, araştırmazsan namerttir diyeceğiz.
Bütün bunları biliyoruz. Burada açıklandı sorunumuz var ama çözeceğiz. Çiftçilerin sorunu var çözeceğiz. İktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş ilk bir hafta içinde çiftçilerin ister bankalardan, ister Tarım Kredi Kooperatiflerinden çektikleri kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Sıfır faiz yok. Ne faizi istiyorsun ya, dua ette üretsin. Faizlerini sıfırlayacağız. Rahat edecek çiftçi kardeşim. Ayrıca havza bazlı planlama yapacağız. Kim neyi ekecek, neyi biçecek hepimiz bileceğiz. Hiçbir çiftçinin ektiği ürün, beslediği hayvan dolayısıyla zarar etmesine asla izin vermeyeceğiz asla. Yazın çiftçi kardeşlerim yazın bir tarafa, Kılıçdaroğlu sözü deyin. Çiftçiyim ekiyorum, biçiyorum deyin, hayvan besliyorum deyin, balıkçılık yapıyorum deyin. Ben zarar edecek miyim? Hayır kardeşim. Alın teri döküyorsan, üretiyorsan kazanacaksın. Sen üretmezsen milyonlar aç kalır, sen üretmezsen biz dışarıdan alırız. Sen üretmezsen seni değil dışarıdakileri zengin ederler. Ama bizim felsefemiz nedir? Bu ülkede alın teri dökenin kazanmasıdır. Alın teri döken kazanacak. O nedenle öyle para babalarına da asla ve asla izin vermeyeceğiz. Öyle tefecilere, faizcilere, beşli çetelere asla izin vermeyeceğiz. Havadan para kazananlar biliyorum. Bunlar havadan para kazananların dönemidir. Bunların iktidarı havadan para kazananların iktidarıdır. Elinde viski şişesi keyfinde rahat oturuyor, bankada milyonları var, milyarları var, avroları var, dolarları var, götür bankaya yatır, faiz elde et, efendim dolar artarsa onu üstüne ilave et artı birde sana vergi muafiyeti getiriyorum, vergi vermeyeceksin sen. İşçi veriyor, memur veriyor, emekli veriyor, herkes vergi veriyor, sanayici veriyor bu beyler niye vergi vermiyor? Bu düzeni değiştireceğiz. Rahmetli Ecevit’in dediği gibi ‘Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen’i getireceğiz. Ayrıca kırsalda görev yapan, kırsalda çalışan kadınlar ve kırsalda çalışan gençler, unutmayın kadınlar ve gençler, kırsalda çalışmak koşuluyla bunların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek bunu da unutmayın. Böylece gençler büyük kentlerin varoşlarına gelip ezilmeyecekler. Üretecekler, çalışacaklar, kadın başkasına mahkum olmayacak. Onun sosyal güvenlik primini biz ödeyeceğiz ve o yeri zamanı geldiğinde emekli olacak. Gençte çalışacak onun sigorta primini de devlet olarak biz ödeyeceğiz. Çünkü tarım stratejik sektördür. Dünyanın bütün ülkeleri tarıma destek verirler. Bizde de 2006 yılında bir kanun çıktı milli gelirin her yıl en az yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir diyor. Verilir diyor verilebilir değil. Yani vereceksin diyor. Vermiyorlar. Kuvayı Milliye Meydanından bütün çiftçilere, bütün balıkçılara, bütün üreticilere, bütün hayvancılara sesleniyorum, not edin bir tarafa, iktidar olduğumuzda o yüzde 1 payı mutlaka alacaksınız. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanını davet edeceğim Plan Bütçe Komisyonuna gelecek. Yüzde 1’i bütçede görecek ve nasıl harcandığını da kendisi denetleyecek. Bunu yapacağız.
Emekliler, EYT sorunu. Hiç meraklanmayın çözdüler çözdüler çözemezlerse az kaldı biz çözeceğiz hiç endişeniz olmasın. Emekliye ısrar ettim bayram ikramiyesi, bayram ikramiyesi verin diye. İçimde bir acı var yalnız onu sizinle paylaşayım. EYT sorununu çözeceğiz meraklanmayın. İçimde bir acı var, bir ukdedir yani. Ben emeklilere iki maaş ikramiye verilsin ramazan bayramında, kurban bayramında dediğim zaman bir grup emekli PTT’den bana telgraf çekmişti bizim paraya ihtiyacımız yok diye. Akıl tutulması gibi bir şey. Ama onlar paraya ihtiyaç duymasalar dahi ben onların torunlarını düşündüm, onların evlatlarını düşündüm, onların bayramda ikramiye almaları gerektiğini söyledim. Bin lira verdiler, aradan yıllar geçti bin yüz liraya çıkardılar. Olmaz öyle şey, her bayramda en az asgari ücret kadar emekliye ikramiye verilecek.
Taşeron işçiler vardı biliyorsunuz. Onunda kavgasını verdim. Bütün taşeron işçilere kadro verilmesi gerektiğini söyledim. Bir kısmını verdiler. Şuanda rakamları size vereyim. 128 bin taşeron işçisi kadro alamıyor. Sağlık Bakanlığında var, diğer bakanlıklarda var, Milli Eğitim Bakanlığında var 10 ay süreyle çalıştırıyorlar. Bütün o taşeron işçilere sesleniyorum, iktidarımızda göreceksiniz herkes kadrolu, herkes güvenceli çalışacak. Ve bütün taşeron işçilere kadro vereceğiz. Geçmişte kısmen verdiler biz tamamına vereceğiz. Kimseyi ele güne muhtaç etmeyeceğiz. Ayrıca aynı görevi yapıyor, aynı okulda çalışıyorlar, aynı derse giriyorlar. Birisi kadrolu, birisi ücretli, birisi sözleşmeli. Birisi bin lira alıyor, birisi beş yüz lira alıyor, birisi elli lira alıyor. Ama aynı işi yapıyorlar. Eşit işe eşit ücret. Felsefe ne? Bu. Adalet burada yatıyor.
Buradan yine bütün öğretmen kardeşlerime ve din görevlilerine sesleniyorum. Sayınızı biliyorum, kaç kişi olduğunuzu biliyorum, tümünüze kadro vereceğiz. Neyse bu işin kuralı o kurala göre herkes görevini yapacak.
Bir doktor kardeşim konuştu yeni mezun olan… Hiç meraklanmayın işçi kardeşlerim, elbette ki madenler vatandır, vatan satılmaz bunu da en iyi Bay Kemal bilir. Hiç meraklanmayın, madenlerin ne kadar önemli olduğunu, bu sektörde çalışanların alın terlerinin ne kadar değerli olduğunu, yeraltında çalışan, çoluk çocuğuyla doğru dürüst madenden çıktıktan sonra kucaklaşamayan sizleri gayet iyi biliyorum. Soma’ya geldim biliyorum, Zonguldak’a gittim biliyorum. Yeraltında madenimiz var dışarıdan kömür getiriyorlar niye? Başkaları kazansın diye. O düzeni değiştireceğim. Ne yaparlarsa yapsınlar Bay Kemal o düzeni mutlaka değiştirecek. Bay Kemal olmak için bütün hayatımı verdim. Bay Kemal sıradan bir olay değil. Söyleyeyim, Bay Kemal olmak için önce ahlaklı olacaksın. Bay Kemal olmak için kul hakkı yemeyeceksin. Bay Kemal olmak için adaletli olacaksın. Bay Kemal olmak için emperyal güçlerin karşısında diz çökmeyeceksin. Bay Kemal olmak için 5 sent, 1 milyon dolar para bulur muyum diye Körfez ülkelerine gidip el avuç açmayacaksın. Bu ülkenin itibarını koruyacaksın. Bay Kemal olmak için hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi düşleyeceksin. Bay Kemal olmak için kadın – erkek eşitliğini savunacaksın. Ve Bay Kemal olmak için İstanbul Sözleşmesini bir hafta içinde yürürlüğe koyacaksın. Sen kim Bay Kemal kim? Hiç meraklanmayın halledeceğim ben bunları.
Sağlıkta şiddet, bunu çözeceğiz. Pazartesi günü grup başkanvekillerimiz sağlıkta şiddetin önlenmesi için bütün sivil toplum kuruluşlarını çağırdılar sağlıkla ilgili. Meslek kuruluşlarını davet ettiler, sorun nasıl çözülür diye oturup konuştular, bir kanun teklifi hazırladılar. Ayrıca bir genel görüşme yapılması içinde TBMM’yi olağanüstü toplantıya davet edecekler. Buradan bütün sağlıkçılara sesleniyorum, Pazartesi günü vereceğiz, bu işin takipçisi olacağız. Eğer meclis olağanüstü toplanmazsa, birileri meclise gelmekten kaçarsa, sağlıkta şiddete son vermek için hazırladığımız kanun teklifine hayır derse iki eliniz onların yakasında olsun. Doktor ne demektir arkadaşlar? Ben doktor değilim… Çayı hazırlayın Bay Kemal Soma’ya gelecek hiç meraklanmayın. Çayı hazırlayın bir ağaç gölgesinde oturalım.
Doktor ne demek? Bizim hayatımızı kurtarmak için gece gündüz çalışan bir kişiye şiddet uygulanır mı Allah aşkına? Bir kişiyi sağlığa kavuşturup hastaneden taburcu ettiği zaman o hekimin duyduğu memnuniyeti biliyor musunuz? Sorun sistemde. Efendim neymiş? Bir hastaya 5 dakika bakacaksın. 6 dakika bakarsan olmaz. Bunların dünyadan haberleri yok. Malum 5 dakikada malı götürüyorlar ya doktorda diyecek herhalde 5 dakikada tedavi edecek. Yok kardeşim yok. Bunun incelemesi var, araştırması var, muayenesi var, laborantı var. Dolayısıyla dediğim gibi dünyadan kopmuşlar bunlar. Anadolu’dan da kopmuşlar, ne olduğunu bilmiyorlar. Para delisi olmayı Allah kimseye nasip etmesin.
Suriyeli kardeşlerimiz var, mülteci kardeşlerimiz var, sığınmacı kardeşlerimiz var ve Afganlar var. İki şey; Afganlı kardeşlerimiz binlerce kilometreden çıkıp Afganistan’dan İran topraklarını aşıp Türkiye’ye geliyorlar. Onları İran’a iade edeceğiz. Hiç bunun lamı cimi yok. Uluslararası anlaşmalar böyle diyor İran’a iade edeceğiz. Suriyeli kardeşlerimizi dört aşamalı bir planla kendi ülkelerine davulla, zurnayla göndereceğiz. Önce oturacağız Suriye yönetimiyle anlaşacağız. Arkasından bunların can ve mal güvenliği için gerekli önlemleri alacağız, teminatları alacağız. Ulusal ve uluslararası teminatları alacağız. Sonra onların yollarını, okullarını, kreşlerini yapacağız. AB fonlarıyla yapacağız. Bizim müteahhitler yapacaklar. Arkasından onlara istihdam alanı yaratacağız, bizim o bölgede Gaziantepli çok sayıda iş insanımızın fabrikaları var. Açın fabrikaları diyeceğiz orada çalışsınlar. Dolayısıyla ırkçılık yapmadan, kimseyi kötülemeden, kimseyi düşman ilan etmeden kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamaları için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz bundan emin olmanızı istiyorum.
Ayrıca onurlu bir dış politikaya ihtiyacımız var. Eğilmeyen, bükülmeyen bir dış politikaya ihtiyacımız var. Şahsileştirilmeyen bir dış politikaya ihtiyacımız var. Söyledim dış politika milli olmak zorundadır. Dış politikada iktidar muhalefet ayrımı olmaz. Dış politikada iktidar ve muhalefet aynı duruşu sergilerler. Ama şahsileştirdiler. Yaptıkları bazı özel görüşmelerde Dışişleri Bakanlığından kimseyi almıyorlar. Niçin almıyorsun? Özel görüşmede ne, orada sen özel neyi görüşüyorsun? Öğreneceğim onların tamamını. Hiç meraklanmayın Bay Kemal dediğim gibi sıradan bir Kemal değildir. Kemale ermek demektir Bay Kemal. Onu yapacağım ve öğreneceğim onları. Kimse memleketin şöyle veya böyle iradesine gölge düşüremez. Sen gidip özel görüşmeler yapamazsın, yakınlarını oraya taşıyamazsın, oğlunu oraya götüremezsin, oğlunu devlet protokolünde tutamazsın. Burası sömürü ülkesi değildir. Burası Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu görkemli Türkiye Cumhuriyeti Devletidir.
Efendim gençler var aramızda. Üniversiteler açılacak sınav sonuçları çıktı. Şunu söylüyorum, bir yıl içinde bu ülkede yurt sorunu kalmayacak. Bir yıl içinde bitireceğiz. 20 yılda yapamadılar. Diyorum ya Bay Kemal olmak kolay değil söz verdin mi yapacaksın, tuttuğunu koparacaksın. Yurt sorununu 20 yıldır çözmediler. Altı üstü bir bina kardeşim ya bir bina ya. Anne baba seviniyor oğlum kızım üniversiteyi kazandı, arkasından derin bir düşünce, kızım İstanbul’a gidince, Ankara’ya, İzmir’e gidince nerede kalacak, nerede yurt bulacak? Bunları biliyorum bir yıl içinde çözeceğim hiç endişe etmeyin. Üniversite mezunu olan gençlerimiz geleceği yurtdışında arıyorlar. Onlarda Türkiye’ye gelecekler, onlarda demokrasinin ne olduğunu görecekler, onlarda özgürce bizi eleştirecekler, onları da özgürce kucaklayacağız ve düşüncelerine her zaman saygı duyacağız gençlerimizin. Onları baş tacı yapmak bizim temel görevimizdir.
Biz hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Aile Destekleri Sigortasını uygulayacağız dedik. Hazırlıkları yaptık. Hep kopya ediyorlar ya, baktım bugün açıklama yapmışlar Aile Destekleri neyi diyor pozisyonu mu diyor onu uygulamaya koyacağız diye. Kardeşim, kanun teklifini vermişiz al bari kanunu oku, ne olduğunu bil bari onun. Sözüm söz yoksul hiçbir kadını erkeğe mahkum ettirmeyeceğim. Bir daha söylüyorum, yoksul hiçbir kadını erkeğe mahkum ettirmeyeceğim. Gidecek bankaya bankadan parasını çekecek, evlatlarına bakacak, huzur içinde yaşayacak. Bu ülkeye huzuru getireceğim, her eve huzuru getireceğim bundan emin olmanızı isterim. Bu sıradan bir olay değildir. 1971 yılında söz vermiş Türkiye Cumhuriyeti devleti 71 yılında Aile Destekleri Sigortasını uygulayacağım diye. 50 yıldan fazla geçti uygulamıyorlar. Yoksula yardım yoksulun onuru korunarak yapılır. Yoksulun yoksulluğunu teşhir edemezsiniz. İnsanın onurunu korumak zorundasınız. Böyle yapacağız, felsefemiz budur. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek bunu yapacağız.
Kadınlar az önce söyledim bir hafta, hadi bir hafta uzun diyorsanız en geç 24 saat içinde İstanbul Sözleşmesini yürürlüğe koyacağız. Bir şey daha, Türkiye zengin bir ülke. Düşündüğünüzden de zengin bir ülke Türkiye. 27,5 yıl bütçeyle uğraştım, maliyeyle uğraştım, nasıl yapılır bütün bunlarla uğraştım. Bütün hayatım bürokraside bunlarla geçti. Zengin bir ülkeyiz ama acımasızca iktidar sahipleri tarafından da soyulan bir ülkeyiz. Soygunu bitireceğiz. Kul hakkı yiyenden hesabını soracağız hiç kimse endişe etmesin. Öyle beş yerden, altı yerden maaş alma dönemini bitireceğiz. Devlet açık olmak zorundadır, devlet saydam olmak zorundadır. Bizim felsefemiz, Bay Kemal’in felsefesi iktidar olduğunda halka hesap vermeyi namuslu bir görev olarak kabul etmesidir.
Paraların nerelere gittiğini biliyorsunuz. Beşli çetelere gidiyor. Beşli çetelerle benim aramı düzeltmeye çalışıyorlar. Niye? Olur ya Kılıçdaroğlu iktidar olursa bize hesap sormasın. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, hukukunu savunmak Bay Kemal’in görevidir herkes bunu böyle bilsin. Beşli çete değil isterse onbeşli çete olsun asla ve asla izin vermeyeceğim. Devletin soyulmasına izin vermeyeceğim. Yol yapıyorsun, köprü yapıyorsun kaça yaptın? Efendim ticari sır. Parayı ben veriyorum ne ticari sırrı? Parayı ben vereceğim o zengin olacak. Yapıyor 2 milyar liraya, gelir desteği veriyorsun 30 milyar lira. Akıl alacak şey değil. Sen bunu nasıl yaparsın? Ben buna sessiz kalacağım. Efendim olur ya Bay Kemal iktidar olur sözleşmeyi İngiliz mahkemelerinde dava görülür diyor. Valla sözleşmeyi ister İngiliz mahkemelerine, ister Papua Yeni Gine’ye, ister Japon mahkemelerine, ister Amerikan mahkemelerine götür ben o parayı söke söke alacağım sizden. Öyle parayı göndereceksin Amerikalara gökdelen yapacaksın Manhattan’da. Metrekaresi bin dolar, bin beş yüz dolar olan yerde öğrenci yurdu yapıyoruz. Bizde buna inanacağız. Dünyayı bilmiyoruz çünkü biz. O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim. Tamamını getireceğim. Bu fakir millete vereceğim, bu onurlu millete vereceğim. Her kuruşun hesabını size vereceğiz hiç endişe etmeyin. Sadece sizden sabır istiyorum biraz.
Uyuşturucu baronları var, yeraltı çeteleri var. Bütün bunların hepsi bu milletin önünde diz çökecek göreceksiniz. Onlara asla izin vermeyeceğiz. Herkesin hakkı, hukuku korunacak, kimse avantadan zengin olmayacak. O defteri tamamen kapatacağız.
Son bir şey söyleyeyim. Ordumuz; diyorlar ya efendim biz şöyleyiz, biz böyleyiz, biz kahramanız, biz şöyleyiz. Dünyanın en korkak adamlarıyla biz muhatabız. Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar. Kendi toprağımızı terk ettiler. Sözüm söz Bay Kemal bir hafta içinde Süleyman Şah Türbesini kendi topraklarına götürecektir sözüm söz. Yapamadılar, korkuyorlar. Niye korkuyorsun kardeşim? Verilmeyecek hesabın varsa korkmazsın. Verilecek hesabın varsa tehdit altındasın, şantajla muhatapsın. Korkuyorlar, malvarlığını araştırırlar sakın bir şey söyleme. Bende bunun mücadelesini yapacağım sizler için. Hiçbir güç bize geri adım attıramaz. Çünkü biz Kuvayı Milliyeciyiz, çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi avukat bürolarında kurulan bir parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi savaş meydanlarında kurulan bir partidir.
Evet bir değişim çığlığı var. İşçisinden, çiftçisinden, madencisinden, balıkçısından, besicisinden, sanayicisinden, esnafından, taksicisinden, tır şoföründen, ev kadınından, çalışan kadınlardan, gençlerden herkes bir değişim istiyor. Değişimi yapacağız. Adaletli bir değişim. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında güzel cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Göreceksiniz demokrasiyle taçlandırdığımızda şunu göreceksiniz, bütün mazlum ülkelerinde demokrasiye geçtiğini göreceksiniz. Yine örnek olacağız. Birinci yüzyılında nasıl örnek olduysak ikinci yüzyılında da örnek olacağız. Beraber olacağız, birlikte olacağız, kucaklaşacağız, ayrımcılığı bitireceğiz. Herkesin farklı görüşü olabilir saygı duyacağız. Bu ülkenin hapishanelerinde haksız yere yatan, usulsüz yere yatan, baskı gören, işkence gören döneme son vereceğiz. Bu ülkeye gerçek anlamda adaleti getireceğiz.
Şimdi size bir soru, zor bir soru değil. Bu söylediklerimin yapılmasını istiyor musunuz? İstiyor musunuz, istiyor musunuz? Şöyle isteyenler bir el kaldırsın bir göreyim. Maşallah. Yapacağız yapacağız, beraber yapacağız, birlikte yapacağız, ülkemiz için yapacağız, çocuklarımız için yapacağız, bizim dışımızdaki bütün canlıların hakkı, hukuku için yapacağız. Kuşun hakkını da, kurdun hakkını da vereceğiz. Herkesin hakkını ve hukukunu teslim edeceğiz akıllı bir ekonomi yönetimiyle. Paraları doğru yerde harcayarak.
O zaman geleyim ana konuya. 128 milyar doların nereye gittiğini öğrenmek istiyor musunuz? Bize katılacaksınız, hep beraber yapacağız. Bu ülkede adalet istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Bu ülkede ödediğiniz vergilerin nerelere harcandığını öğrenmek istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemiyoruz diyor musunuz? Bize katılacaksınız. Beraber mücadele edeceğiz, birlikte mücadele edeceğiz. Ve biz bunları yaptığımız zaman göreceksiniz ki ülkede huzur var, göreceksiniz ki ülkede barış var, göreceksiniz ki ülkede güzellikler var.
Emeklilikte Yaşa Takılanların sorununun çözülmesini istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. İsraf, yolsuzluk olmasın, adaletsizlik olmasın diyor musunuz? Bize katılacaksınız. Emeklilere ramazan ve kurban bayramında verilen ikramiyenin asgari ücret kadar olmasını istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Bu ülkede huzur istiyor musunuz, herkesin karnı doysun istiyor musunuz, herkesin aşı, işi olsun istiyor musunuz? Rüşvet alan büyükelçilerin o makamlardan atılmasını istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Beraber gideceğiz omuz omuza, kol kola gideceğiz. Kadınıyla erkeğiyle beraber olacağız. Genciyle yaşlısıyla beraber olacağız. Türkiye’yi ikinci yüzyılda demokrasiyle taçlandıracağız. Her türlü düşünceye saygı istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Hiç kimsenin inancından, kimliğinden, yaşam tarzından dolayı yargılanmasın, ötekileştirilmesin diyor musunuz? Bize katılacaksınız. Beraber yapacağız, birlikte yapacağız, dostça yapacağız. Kimseyi üzmeden yapacağız. Birlikte çalışarak bunların tamamını hayata geçireceğiz. Bu ülke beşli çetelerden, uyuşturucu baronlarından kurtulsun istiyor musunuz? Beşli çetelerinde, uyuşturucu baronlarının da defterini düreceğim. Bize katılacaksınız. Ben defterini düreceğim. Hiç endişe etmeyin bunların tamamını yapacağım.
Kamu yönetiminde liyakat istiyor musunuz? İşi ehline verelim diyor musunuz? O zaman bize katılacaksınız. Beraber olacağız, beraber mücadele edeceğiz. Kuvayı Milliye Meydanından ben söz verdim, sizde söz verdiniz anlaştık mı? Verdiğimiz sözün arkasında duracağız anladık mı?
Bir şey daha. Sakın ola ki, belli kişilerin tahriklerine kapılmayın. Bekleyeceğiz. Askeri öğrenciler biliyorum onu da, onlarda çıkacaklar hiç endişe etmeyin. Daha bir sürü böyle masum insan var. Hapse atılan, intikam duygusuyla atılan. Bunların tamamını çözeceğim. Adalet adalet. Adaleti sağlayacağım hiç endişe etmeyin.
Sandığa gideceksiniz, hangi görüşten, hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Sandığa gideceksiniz. Gitmek istemeyeni de götüreceksiniz, ikna edeceksiniz. Oyunuzu kullanırken vicdanınızın sesini dinleyeceksiniz. Ahlakı, adaleti, işsizliği, yoksulluğu, yatağa aç giren çocukları, artan derin yoksulluğu düşüneceksiniz ve oyunuzu ona göre kullanacaksınız. Yani halktan yana, yani adaletten yana, yani cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmaktan yana oyunuzu kullanacaksınız. Ben sizden bunu istiyorum. Eğer biz bunu yapabilirsek göreceksiniz ki bu ülke dünyanın en saygın ülkelerinden birisi olacak. Bu ülke pırıl pırıl bir ülke olacak. Bu ülkede herkes kazanacak. Bu ülkede her üreten, alın teri döken alın terinin karşılığını alacak. Ama bizim getireceğimiz düzenden bazıları rahatsız olacak. Havadan para kazananlar, tefeciler, baronlar, uyuşturucu baronları, buna benzer beşli çeteler bütün bunların hepsi, devleti soyanlar, malı götürenler bunlar üzülecekler. İstedikleri kadar üzülsünler biz demokrasiyi bu ülkeye getireceğiz, huzuru bu ülkeye getireceğiz.
Hepinize en içten sevgilerimi sunuyorum, saygılarımı sunuyorum. Ben verdiğim sözleri unutmayacağım, sizde verdiğiniz sözleri unutmayın.
Motorları maviliklere süreceğiz. O güzel Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Motorların maviliklere sürülmesi kadar güzel bir şey yok. Bu güzelliği beraber inşa edeceğiz, birlikte inşa edeceğiz. Adalet için, hak için inşa edeceğiz. Emin olun gücümüz birleştiğinde önümüzde hiçbir güç kalmayacak. Bütün güçleri, bütün engelleri yıkıp geçeceğiz. Yaşasın Türkiye, yaşasın halkımız."